İnsanlık öldü mü?
Hayvan katliamları! Çocuk istismarları! Kadın cinayetleri!..
Tacizler, tecavüzler…
Ne oluyor?
Kadınlara dayak atılıyor, tekmeleniyor, saçından sürüyerek götürülüyor. Sokakta, güpegündüz, kameralar önünde öldürülüyor.
İnsanlık nerede?
İnsanlığımızı mı kaybettik? İnsan kimliği ile gezen iki ayaklı mahlûklara mı dönüştük?
Yıllarca bir yastığa baş koyduğu hayat arkadaşını boşanmak istedi diye çekip vuruyor!
Bu nasıl bir canilik?
Evlenmek nasıl haksa boşanmak da hak değil mi?
Kimse kimsenin kölesi değil! Olamaz da…
Neden iki medeni insan gibi yollarımızı ayıramıyoruz?
Çıldırdık mı biz? Kafaları mı yedik?
“Sinirli bir anıma geldi!” “Ne yaptığımı hatırlamıyorum, pişmanım!”
Bu cümleler gideni geri getiriyor mu?
Bir cana kıymak… Bir hayata son vermek…
Bu nasıl bir vicdansızlık?
Yahu sen sinek, böcek öldürmüyorsun… Tavuk boğazlamıyorsun…
“Pişmanım”, “Aklım başımda değildi” diyerek kurtulamazsın.
Aklı başında olan biri zaten bunu yapamaz, bir cana kastedemez!
Bir cana kıymak bu kadar basit mi? Belinde silahı olan… Tepesi atan… Cellatlık yapamaz. Yaradan’ın verdiği canı alamaz.
Kadın candır can!
Yüce Allah’ın özene bezene yarattığı bir melektir. Hem ruhsal olarak hem de bedensel olarak narin yaratılmıştır. Hassastır, kırılgandır, nazlıdır. Kadın başlara taç, gönüllere ilaçtır. Kadın sevgiyle şekillenen bir mücevherdir.
Kadın ilgi ister, kadın sevgi ister.
Canım isteyince “Aşkım, canım, karım”; canım istemezse “Kapının önüne koyarım.”
Yok böyle bir dünya.
Evlenirken iyi hoş; boşanmaya gelince “Ya benimsin ya toprağın.”
Böyle bir mantık olur mu?
Kadının duyguları yok mu?
Ya yuvanı korur, gözetir, eşini sever, gönlünü alırsın; ya da yürümüyorsa bırakırsın herkes yoluna gider. Zorbalıkla işler çözülmez. Gaddarlıkla bu gemi yürümez.
Ya toprak ol; çeri çöpü, kiri pası, kötülükleri çirkinlikleri ört.
Ya da su ol; hayat ver, neşe ver, mutluluk ver.
Sakın ateş olma; yakma, yıkma, parçalama, öldürme!