Kırşehirsporumuz için 1992-93 sezonu da iyi başlamadı. Muhasebeci Efkan Erkul başkan oldu. Yoksa takım ortada kalacaktı. İmkânları ölçüsünde çok fedakârlıklar yaptı. Bir önceki yılın kadrosu neredeyse tamamen dağıldı. Daha kötüsü takımı belediye ile birleştirme çabaları sonuçsuz kaldı ve Ömer Filizgök Abi başta olmak üzere birçok oyuncumuz Belediyespor’a geçti.
Bir önceki yıldan Adnan Abi, Vehbi, Yener ve ben kaldık. Sezon başında Ankara’dan, Nevşehir’den, Aksaray’dan gelen ve tamamı amatör oyunculardan kurulmuş bir takım oluştu. İlk beş maçımızı kaybettik. Kötü gidişat başkanı da değiştirdi. Musa Hangül başkan oldu.
Onun gayretleri ve Sinan Abinin de fedakarlıkları sonucunda kadroya Sinan Abi ve Atilla dahil oldu. Kötü gidiş durmadı sonraki iki maçı da kaybettik. Daha sonra Fatih Zambak teknik sorumlu oldu, hoca yanında Erdoğan, Şenol, Adil, Ayhan, Muhsin ve Samim’i getirdi.
Yeni gelen oyuncular başka bir sorun yarattı. Takımın yarısı, Eski Ankara Caddesinde bir apartmanın birinci katında izbe bir lojmanda kalırken, yeni gelen oyuncular Terme Otel’e yerleştirildi. Bir yanımız bahar bahçe bir yanımız yaprak döküyor.
Dört takımın küme düştüğü sezonda ligin 11. Haftasını da puansız kapattık. Nihayet 12. Haftada Polatlı galibiyeti ile ilk üç puanımızı alabildik. Sonra Silifke ve Aksaray’ı 2-0 yendik, Anakara Demir’e yenildik ve ilk yarıyı 9 puanla tamamladık.
Devre arası Noter Yaşar Yükselen Başkan oldu. Musa Hangül’ün gayretleri ile dönemin Spor Bakanı Mehmet Ali Yılmaz hatırı sayılır bir kaynağı Kırşehirspor’a aktardı. Ara transferde bu kaynak kullanıldı. Yakup, Kayhan ve Kenan takıma kazandırıldı.
Devre arası kampı için Antalya’ya gittik. Dönemin Milletvekili Hilmi Yükselen’in girişimleri ile Antalya Pil Fabrikasında kamp başladı. İyi bir çalışma ortamında ikinci yarıya hazırlandık ama kampın son günü istenmeyen şeyler oldu.
Kampın son günü Başkan ve yöneticiler geldi. Alınan yeni oyuncularla birlikte tüm takıma kampta ödeme yapılacağı söylenmişti. Birlikte akşam yemeği yedik. Hocamız kampın verimli geçtiğini yarın oyuncuların izinli olduğunu ve yarın akşam Mermerler Seyahatin Antalya Kırşehir seferini yapan otobüsü ile Kırşehir’e döneceğimizi söyledi. Sonra Başkan konuştu, tüm takım başkandan söz verdiği gibi kampta ödeme yapmasını bekliyordu.
Geç vakte kadar bekledik, kimseden bir hareket olmayınca hoca bizi çağırdı, artık gidin ve yatın dedi, ben alacaklarınızı alıp yarın sabah dağıtırım dedi. Kamptaki son gece hepimiz odalarımıza çekildik. Sabah kahvaltıdan sonra Antalya şehir merkezinde vakit geçirecek ve akşam saat 7’de Mermerler ile Kırşehir’e dönecektik.
Sabah neşe ile kahvaltıya indik. Yöneticiler gitmişti. Hoca, “Geç vakitte gittiler ben de bir şey diyemedim. Sabredin akşam gidiyoruz, ben yarın alacak işlerini çözerim” dedi. Herkesin boynu büküldü. Çarşıya gitme planları da iptal edildi çünkü hiç kimsede bırakın taksiye binecek belediye otobüsüne verecek para bile yoktu.
Kahvaltı bitiminde görevliler odaları boşaltmamızı temizlik yapacaklarını ve yarın başka bir kafileyi ayarlayacaklarını söylediler. Çantalarımızı topladık odayı boşalttık ve eşyalarımızı lobiye koyduk. Planlama gereği öğlen ve akşam yemeklerimizi de verdiler. Akşam yemeğinden sonra bizi Kırşehir’e götürecek otobüsü beklemeye başladık.
Saat 7’de otobüs terminalinden hareket edeceğini düşünürsek en geç saat sekizde bizi alacağını zannediyorduk. Saat sekiz oldu, sekiz buçuk oldu ama otobüs gelmedi. Sonra otobüs yazıhanesi arandı, görevliler bilgileri olmadığını ve otobüsün dolu vaziyette Kırşehir’e hareket ettiğini söyledi.
Malzeme çuvalları, hurçlar ve şahsi çantalarımızın yığıldığı meydanda kalakaldık. Odaları da boşaltmıştık. Sonra bize birkaç oda açtılar üçer beşer kişi yattık. Sabah kahvaltı da verdiler ama öğle ve akşam yemeği vermediler, ceplerimizde kalan son bozuk paralarla aldığımız krakerler ile idare ettik.
Akşam Mermerler Seyahat geldi bizi aldı ve yola düştük. 25 genç adam üstelik sporcu ve aç. Bir süre uyuduk, sohbet ettik derken Afyon’da İkbal tesislerinde otobüsümüz mola verdi. Tesisin içine dağıldık, en son hepimiz lokum satan reyonun önündeydik. Satıcı lokum şeridinden tadımlık bir parça kesiyor yiyip beğenen sipariş veriyordu. Adam sürekli parçalar kesiyor parça daha tezgâha düşmeden alınıyor, adam kesiyor parçalar yeniliyordu. Tezgâhın önü yeşil beyaz olmuştu. Satıcı kesmekten yorulmuş olacak ki kafasını kaldırdı “ayıp oluyor beyler” dedi.
Utandık hemen dağıldık ama hepimiz en az ikişer parça lokumu midemize indirmiştik. O da bizi Kırşehir’e kadar tok tuttu.
Bu bizim kaderimiz galiba. Yoklukta da varlıkta da sefil oluyoruz. Kırşehir’e geldikten sonra büyüklere büyük, küçüklere küçük sus payları dağıtıldı. Otuz maçlık ligin ilk onbir maçını kaybettiğimiz için ikinci yarı en çok puanı alan takım olsak ta üst sıralara yetişemedik ve sondan dördüncü olarak küme düştük.
Burada yeri gelmişken bir konuya değinmek isterim. Yıllarca 2. ve 3. Lig’te Kırşehirsporumuzun yeşil-beyazlı formasını gururla giymiş ve nice cefalar çekmiş biri olarak şunu söylüyorum. Bugün Kırşehir Belediyespor 2. Lig’te başarıyla ilimizi temsil ediyor olsa da mutlaka altyapıya, kendi çocuklarına sahip çıkmalıdır. Bunu başarır ve altyapıdan her sezon kadrosuna 2-3 futbolcu katarsa Kırşehir Belediyespor liglerde kalıcı olur. Hatta bugün 1. Lig’teki Altınorduspor gibi başarılı olur. Yönetim bu konuda gereğini yapmalı ve altyapıya güvenmeli diye düşünüyorum.