Bu ara ülkemizin gündeminde sokak hayvanlarının durumu var.
Kimi kesim uyutulmasını, kimi kesim kısırlaştırılmasını, kimi kesimde barınaklarda koruma altına alınmasını istiyor.
Bana sorarsanız, uyutulma yani itlaf olayını geçelim!
Canlıların öldürülmesini kesinlikle doğru bulmuyorum.
En doğrusu, barınaklarda koruma altına alınmaları…
Bakın Almanya’da, müstakil bahçeli bir ev yaptırıyorsanız, evlerinizin duvarlarını, çitlerini ile yaparken, yabani hayvanları düşünmek zorundasınız!
Benim kaldığım, Babenhausende yaşayan 4 adet yabani atlar var. Bunlar, çitlerle çevrilmiş, koca bir alanda koruma altına almışlar.
Bu alana görevlilerin dışında kimse girmiyor ve hayvanların 2’de yavrusu olmuş. Yani 4 iken 6 olmuşlar.
Başıboş hayvan görmek mümkün değil. Sadece yabani hayvanlardan tavşan ve büyük kuşları görebiliyorsunuz!
Büyük yabani hayvanlar, insan korkusundan kendilerini hiç göstermiyorlar.
Eeeeee insanoğlu bu sağı-solu bellimi olur!
Yabani hayvanlar bile bunu biliyor. Yazılı basında, bir köşe yazısı okudum bu konudan bahsediyor.
Diyor ki yazar, “Hayvanlar neden saldırır”
Kendilerini koruma içgüdüsünden. Ama insanoğlu, bilerek ve isteyerek ve tasarlayarak insan öldürüyor.
Hayvanlar ve doğa katliamı onlar için birer oyuncak.
Peki, bu insan öldüren insanları öldürüyor muyuz” diye soruyor yazar.
Peki, kendisini korumaya çalışan hayvanları neden öldürüyoruz haksız mı?
Doğayı koruyorlar, hayvanları koruyorlar, tarihlerini olduğu gibi yaşatıyorlar.