Sevgili dostlarım merhabalar demek istiyorum, gönlü güzel dürüst hayırsever ve yardım etmekten mutluluk duyan insanlar. Günlerdir haftalardır ülkede binlerce can enkaz altında kaldı kimi canından oldu kimi yaralandı kimi sağ salim kurtarıldı. Bu insanların canı malı evladı karısı ve çocukları enkaz altında can vermişken televizyon ve sosyal medya ile yazılı basına bakıyorum da herkesler (büyüklerimiz) bu insanları unutmuş kendi dertlerine düşmüş yaptıklarını nasıl insanların gözüne sokacakları telaşındalar. Yaptıklarının gururu ile övünerek diğer taraftan başkalarını da eleştirerek kendilerini ön plana çıkarma çabasında olan gerek sivil kuruluşlar olsun gerek yerel ve merkezi yönetim ve muhalefetin tek derdi seçimler yaklaşırken bakın biz nasıl iş yapıyoruz diyerek reklamını yapmakla meşguller ne yazık ki. O acıları yaşayanların hiç biri kimsenin umurunda değilmiş ben bunu gördüm sadece. Hala enkaz altında cenazeler var o cenazelerin bir an önce çıkarılıp ailelere teslim edilmesi gerekli.
Hazreti Muhammet bir sabah namaza giderken arkasından biri kendisini takip ederek mescide birlikte girerler namazı beraberce kıldıktan sonra mescitten çıkıp yürüme başladıkları esnada adam evlere bakarak şikâyette bulunur bu miskin-miskin uyuyanlar kalkıp bir sabah namazını dahi kılmaktan acizler diye defalarca tekrarladıktan sonra hazreti Muhammet sen git der sınırlı bir şekilde ben mescitte geri dönüp abdestimi ve namazımı tekrar alıp kılacağım der. Bunun üzerine adam neden diye sorunca? Senin yüzünden benim abdestimi ve namazım boşa gitti. Bir daha böyle konuşacaksan mescitte gelmez der. Adam ilk kez geldiği mescitten ilk kez namaz kıldığı halde bir ulema gibi ahkâm kesmiş ve bir peygamberin yanında bilgiçlik taslamıştı. Senin yaptığın ibadet sana sadece dedikodu Yaparak ancak başkalarını eleştirme hakkı verdi. Oysa gerçek ergin insan ibadetlerini Allah rızasını güderek yapar ve başkalarını kınayarak ya da yargılayarak yapmaz. Sözde dindar hep sana senin günahkâr olduğundan söz eden gösteriş için ibadet yapan DİNDAR’dır.
Gerçekçi bir dindar ile sohbet edersen gözlerindeki masumiyeti sözlerde ise samimiyet görürsün. Dedikodu ve riyadan uzak yaşarlar. KİMSENİN dedikodusunu yapamayan sadece Allah'ın rızasını kazanma telaşı, mücadelesi ve yarışı içindelerdir. Bedbahtlar ise karşısındakilerin hep cehennem ateşinde yanarken görürken, kendilerini cennetin en üst noktasında görürler. Halbuki farkında değiller belki o ibadet onları cehennem ateşinde yanmaktan kurtarmayacaktır. Onlar için ibadet sadece satın alacaklarını düşündükleri cennet için bir pazarlık aracından başka hiç bir şey değildir.
Bir gün Henri Ford İngiltere’ye gider ve bir polis memuruna “en ucuz otel nerede” diye sorar. Polis memuru tanımıştır kendisini ve “efendim siz çok zengin birisiniz neden ucuz bir otelde kalmayı tercih ediyorsunuz bakın oğlunuz her geldiğinde lüks otelleri ve restoranları tercih eder” der. Henri Ford “evet oğlum biraz gösterişe meraklıdır hala ortama uyum sağlayamadı, ama! Ben Henri Ford olduğumu çoktan kanıtladım; benim artık gösterişe ihtiyacım yok sırtımdaki ceket babamın ben gururla onu sırtımda taşıyorum. Ben çıplakta gezsem umurumda olmaz çünkü ben rüştümü ispatlamış Henri Ford'um” der.
Gösteriş egodan gelir kendini göstermek ve kanıtlamak için yapılır. Tıpkı ibadethaneye ilk kez giden birinin ibadetlerini yaparken sırf orada olduğunu göstermek ve bende ibadet ediyorum dercesine ibadetlerini abartarak ibadethanede bulunan diğerlerini rahatsızlık vermesi gibi.