MİSAFİR KALEM- Cabbar Şıktaş
HAFIZAMIZ YOK EDİLİYOR
Bilirsiniz her ilde Anadolu basını diye yerel yayımlanan gazeteler vardı.
Her bir gazete kendi ilinde özgün bir ağırlığa sahipti.
Her birinin bir saygınlığı, yazdıkları yazının bir etki alanı vardı.
Okuma yazmaya başlayan bir çocuk, kâğıt ve mürekkep kokusunu ilk olarak yerel gazetelerden alırdı.
Çoğu, toplumda buyur edilirlerdi ama cepleri ekseriyetle boştu.
Gelirleri ancak ailelerini geçindirebilecek düzeydeydi.
Çoğu yayımcının evi de arabası da zaten olamazdı.
Bir yerlere giderken, haber kovalarken sığınmacı gibi birilerinden yardım talep eder ya da toplu taşıma araçlarına binerek kamu görevlerini yaparlardı.
Şehirlerin hafızalarıydı onlar.
ARTIK KAPANIYORLAR
Bu kişilere imrenenler de yok değildi.
İmrenen, biraz da parası olan hemen bir gazete kurar, camianın ahengini bozardı.
Ama mesleğini hakkıyla yapanların, gazetesini tehdit unsuru olarak kullanmayanların, üç kuruşa birini karalayıp, beş kuruşa birini övmeyenlerin, ülke, bayrak, millet, ahlak kavramlarını hiçe saymayanların artık direnecek gücü kalmadı.
Anadolu’nun gözü, kulağı, konuşan dili olan yaklaşık 2 bin yerel gazete şu an itibariyle 800’lere kadar düştü.
Yaklaşık 1200 gazete kapandığı gibi, hızla da kapanmaya devam ediyor.
Yani artık illerdeki yerel basın sosyal medya gazeteciliğine dönüşüyor.
Kim oldukları belli olmayan, bugün var yarın yok olan, denetimi olmayan, topluma; kin, nefret, ötekileştirme tohumu serpen bir kargaşa almış başını gidiyor.
Birkaç ay önce Basın İlan Kurumu (BİK) gazetelerin sırtına yüklediği ve her geçen gün ağırlaştırdığı sorumluğu daha da ağırlaştırarak yeni bir yönetmelik devreye soktu ve basılı gazetelere deyim yerindeyse kilit vurulup kapatılması için bir seçenek(!) sundu.
Dedi ki, dijital yayına geçmek isteyenler hemen şimdi kararlarını versinler, ya dijitale geçecekler ya da eski düzen basılı gazete çıkarmaya devam edecekler.
Malumunuz teknoloji pahalı bir araçtır. Mahalli gazetelerin her birinin internet sayfası olsa da, BİK denetiminde olması ve istenilen kriterleri yerine getirebilmeleri çoğunlukla mümkün olmayabiliyor.
Şöyle ki, Basın İlan Kurumu, internet sitesiyle devam edecek olanlara günlük 3 bin tıklanma, ziyaretçi şartı getirdi. Her site, her gün düzenli olarak bu tıklanma sayısına erişmek durumunda. Erişim olmadığı takdirde vasıflı olma unvanını kaybediyor.
Bu da şu demek, gazete ilan alma hakkını kaybediyor.
Sayfasında "tık"ını alan ayakta kalacak, ilanını alacak, alamayanın da kapanıp tarih olacak…
Büyük medya tekellerinin yanında kendi yağında kavrulan yerel gazetelerin böylesi bir tabloda nefes dahi alamayacağı ortadadır.
Bağımsız gazeteciliğin tık haberciliğine dönüşmesi tehlikesi yakıcı bir gerçektir. Halkın haber alma hakkı da basın özgürlüğü de bu koşullara mahkum edilmiştir.
Dahası da var elbette.
Bir gazete veya internet sitesi zorunlu olarak bünyesinde 4 sigortalı ve yönetici çalıştırmak zorunda.
Resmi ilan gelirleri ile bunu karşılayabilmeli ki gazetesi yayın akışını sürdürsün.
Anadolu basını şu anda şok yaşıyor.
Birçok il internet yayımcılığına geçmediği için Basın İlan Kurumunun getirdiği yeni düzenlemenin mağduru oldular.
İlinde internet gazetesi bulunmayanların dışında ne kadar gazete varsa ilan hakkı bir, buna eş değer olarak internet sitesi de bir hak olarak değerlendirilmiş ve ilinde internet sitesi olmayanların hakkı da ihale ilanlarının yayınlandığı ilan. gov. tr hesabında yayınlanarak ilan ücretleri de oraya ödenmektedir.
Anadolu basını bu son hamleyle tamamen bitirildi diyebiliriz.
Bizler artan maliyetler karşısında ilan ücretlerinde düzenleme olacağını düşünürken, ilan sayımızın düşürülmesi, ilan hakkımızın İlan Portalı’na verilmesi, yazılı basının tamamen gözden çıkarılması, nihayetinde Anadolu basınını kapanmaya sürüklemiştir.
Anadolu basını, resmi ilan ile ayakta duracak diye bir kural, kanun olmadığını çok iyi biliyor.
Ancak yıllardır Anadolu basını, ilan hakkı ile belli bir kısım giderini karşılamakta ve bununla da şekillenmekteydi.
Şimdi gazetelerin aldığı ücretleri iller bazında hesaplayıp, gazetelerin giderleri ile mukayese ettiğimizde yukarıda dediğim gibi ilan parasıyla bir gazeteyi ayakta tutmak zaten mümkün değildi.
Buna ilaveten bir de ilan hakedişlerinin 4/1’e düşmesi tamamen yok olmalarına sebep olmuştur.
Çünkü bir kişinin gazeteye maliyeti 20 bin TL, 4 kişi ile 80 bin TL eder. Tabii bu gazetenin bir de yöneticisi yani sahibi var. 20 bin de sahibini sayarsak 100 bin TL, personel gideri ve 30 bin civarında da gazete basım gideri bulunmaktadır.
Örnek verecek olursak Iğdır gazeteleri bu ay ilan parası olarak 32 bin TL civarında bir hakediş almışlardır.
Bu hakedişle bir gazetenin ayakta durması sizce ne derece mümkündür?
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Sayın İletişim Başkanımız,
Sayın Milletvekillerimiz,
Sayın Meslektaşlarımız, ülkenizin, şehrinizin gazeteleri kapansın istemiyorsanız mutlaka bu serzenişlere kulak vermeli, önlemler için adım atmalı, iletişim başkanlığından bu sorunun giderilmesini talep etmelisiniz.
Aksi halde Kurtuluş Savaşı’ndan günümüze halkımızın gözü, kulağı, konuşan dili olan Anadolu basınından eser kalmayacaktır.