GIDA GÜVENLİĞİ NEDEN SAĞLANMIYOR. ?

Hollanda’dan İstanbul’a gelen ve Fatih’te bir otele yerleşen aile gıda zehirlenmesi nedeni ile hastaneye kaldırılmış maalesef aileden anne ve iki çocuğu zehirlenmeden ölmüştür, baba ise halen yaşam savaşı veriyor. Son araştırmalara göre, kaldıkları otelde ki odaları böcek istilası nedeni ile ilaçlanmış, oda havalandırılmadan aileye tahsis edilmiş, öte yandan aile Ortaköy’de midye, kumpir, kokoreç, sucuk yiyorlar, Fatih semtinde ise, lokum yiyorlar ve zehirleniyorlar. Ortaköy ve Fatih İstanbul’un turistik mekanlarıdır. Her gün binlerce turist bu yerlerde gezmekte, yatmakta, yemek yemede ve sıvı almaktadır. Bu turistik yerlerde böyle densizlik olur mu? Sokak satıcıları hijyenden yoksun, Staphylococcus aureus (staph) bakterileri içeren yiyecekler satmakta, zabıta, Ticaret Bakanlığı önlem almamaktadır. Gıda yerine adeta mikrop satan bu satıcılar neden engellenmiyor.?

Üç can ömürlerinin baharlarında sorumsuz davranışlar sonucu sonsuz aleme gittiler. Sorumsuz seyyarların ve otellerin kurbanı sadece bu aile değil bir yılda1.174 kişi gıdadan zehirlenmiş, hastanelere müracaat etmiştir, bunların büyük bir kısmı ölmüş. Bir kısmıda mideleri yıkanarak kurtarılmıştır. Bu aile hastaneye başvuruyor ancak kendilerine serum takılıp taburcu ediliyor, aslında zehirlendikleri araştırılıp bulunmalı ve mideleri yıkanmalı idi. Zincirleme sorumsuzluk maalesef üç cana sebep oldu. Anayasa’nın 15. ve 17. Maddelerine göre; Devlet, vatandaşlarının ve insanların yaşam haklarına saygı gösterecek ve onların maddi ve manevi varlığını koruyacaktır. Gıda zehirlenmesi, sadece günlük yiyeceklerden ve içeceklerden geçmemekte aynı zamanda bitkilerden de geçmektedir. Tarımda ekinlere ve bitkilere zarar verme potansiyeli bulunan haşereleri, istenmeyen yabani otları, böcekleri yok etmek ve kontrol altında tutmak için kullanılan kimyasallar büyük tehlikeler saçmaktadır. Pestisit olarak adlandırılan bu kimyasallar; yediğimiz baklagiller, bitkiler ve hayvansal gıdalar yoluyla sağlığımıza zarar vermektedirler. Sebzeler ve meyveler ince kabuklu ve yüzeyleri genelde pürüzlü olduğundan daha fazla pestisit tutmaktadırlar. Tahıllar ve baklagilleri haşerelerden ve böceklerden korumak için, çiftçiler bol biçimde kimyasallar tatbik ettiklerinden, bu yiyecekler de insanlara zehir saçmaktadır. Hayvan yemlerine de ilaçlar kattıklarından hayvansal gıdalar da zehir saçmaktadır. Pestisitler, insan vücuduna zarar vermekte, insanların kanser olmasına, hormonal düzensizlikler yaşamasına, sinir sistemi bozukluğuna, üremenin oluşmamasına ya da doğan çocukların sakat olmasına sebep olmaktadır. Pestisitler de doz çok önemlidir. Kimyasalların nasıl kullanılması ve dozun nasıl ayarlanması gerektiği hususlarında, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından çiftçiler bilinçlendirilmeli, Pestisit denetimi çalışmaları yapmalıdır. Pestisitlerin zararlarının azaltılması için neler yapmalıyız? Sebze ve meyveleri bol suyla yıkamalıyız, onları sirkeli veya karbonatlı suda bekletmeliyiz. Kabukları soyulabilen ürünleri soyarak yemeliyiz. Organik sertifikalı ürünleri tercih etmeliyiz. Sebze ve meyveleri mevsiminde tüketmeye özen göstermeliyiz.

Mısır gevreği, şekerlemeler ve meşrubatlarda bulunan renklendiriciler ve yapay aromalar çocuklarda dikkat dağınıklığına, karaciğer hasarına neden oluyor. Gıdaların normalden daha canlı ve renkli görünmelerini sağlayan gıda boyaları kullanılmaktadır. Salam, sosis , sucuk , işlenmiş etler, bisküvi, gofret, çikolata gibi paketli ürünlerde bulunan bu boyalara; Sunset Yellow, Tartazin, Sodyum Benzoart denilmektedir. Bu gıdalar çocuklarda davranış bozukluğuna, mide ve karaciğer rahatsızlıklarına neden olmaktadır. Bu gıdaları çocuklarınıza yedirmeyiniz.

Tüm okuyucularıma sağlıklı güzel günler diliyorum.