Kavram dağarcığınızda “fil” kavramı yoksa “fili göremezsiniz”. Bana ait olmayan bu sözün ne kadar haklı olduğunu görmekten sıkıldım.
20 yılı aşkın süredir yaşlı, yaşlılık ve yaşlanma kavramlarını Gerontolojinin perspektifinden anlatmaya çalışıyorum, ama edindiğim tecrübeler şunu gösterdi: Yaşlı denildiğinde aklına ninesi veya dedesi gelenlere bunları göstermek fili göstermekten daha zordur. Yaşlanmanın “doğal süreç”, yaşlılığın toplumsal ve kültürel tasavvurlara dayanan bir yaşam dönemi olduğunu söyleyince şaşıranlara şaşıyorum.
Hayvanlarda üreme yeteneği kaybolunca ölüm yakındır, ama insanda durum farklı: yaşlılık git gide uzuyor. Yaşlılığın kaç yaşında başladığını söylemek mümkün değil. Yaşlılık gençleşiyor. Gerontolojinin bu tezi sık sık dile getirilse de, pek dikkate alınmıyor. Yaşlılığın gençleşmesi bir taraftan pozitif, diğer taraftan negatif bir anlama sahiptir. Pozitif yönden bakıldığında, kendini genç hisseden yaşlıların çoğalmasıdır. Negatif yönden bakıldığında, erken yaşlarda çalışma hayatından kopmak demektir. Çünkü yaşlılık “işten arınmış yaşam dönemi” olarak da tanımlanır. Dolayısıyla iş hayatından erken kopuş, yaşlılığın (negatif bakımdan) gençleşmesine yol açıyor. Bu yüzden bugün yaşlılık 40 yıl sürebilir. Çocukluk dönemi ise sabittir ve sadece 14 yıldır.
Fakat şimdiye kadar Gerontoloji bilimi, endüstrileşmiş toplumların yaşlısına ilgi duydu. Küresel yaşlanmaya ilgisini yönlendirmek, uluslararası boyutlarını bakış açısı içine çekmek gerekir. Bunu ABD, Almanya, Fransa gibi ülkelerden bekleyemeyiz. Türkiye kendi yaşlılık sorunlarını ve potansiyellerini kendisi keşfetmelidir.
Gerontoloji bölümünü 2006 yılında bu yüzden kurdum. Buna karşı çıkanlar destekleyenlerden fazlaydı. Bir zamanlar karşı çıkanlar, bugün “Gerontoloji Yandaşı” oldu gibi görünüyor. Ama yandaşa değil bilene ihtiyaç var. Gerontolojiye “Gerontoloji Bilimi” deniliyor. “Biyoloji Bilimi”, “Teoloji Bilimi” veya “Sosyoloji Bilimi” diyen yok. Tabii ki olmayacak, çünkü “-loji” eki zaten “bilim” olduğunu ifade ediyor. Gerontolojinin “bilim” olduğunun bilincine varamamış kişiler, bu alana adım attıkça “Gerontoloji” gerçekten “Gerontoloji Bilimi” olma yolunda ilerleyecektir. Türkiye’nin yaşlılık sorunlarının üstesinden gelebilmesi için bu komedi sona ermelidir.
Gerontoloji yaşından, cinsiyetinden, etnik kökeninden, inancından, kültüründen bağımsız olarak, her insana mümkün olabilen en üst düzeyde ömür boyu iyi bir yaşamı sağlamak amacıyla ortaya çıkmıştır. Yaşlanma ve yaşlılık olgularının “Sosyal bir problem” olduğunu kabul eder. Sosyal problem olarak yaşlılık problemi somut bir şey değildir.
Önce tanımlanması lazım. Biz yaşlılığı duygusal yönüyle ele alıyoruz. Romantik hislerle yaklaştığımız yaşlılığın somut görüntülerinden ise uzaklaşıyoruz. Nasıl ve neden böyle yaşlanıyoruz sorularına cevap aramak yerine, eskiden nasıl ve neden öyle yaşlanmıştık sorularının cevabını vermeye çalışıyoruz. Bunda bir sakınca yok, ama cevapların doğru olması kaydıyla!
“Gerontoloji Bilimi” diyenlerin “Gerontolog Mesleği” demesine şaşırmıyorum. “Tıp Mesleği”, “Biyoloji Mesleği” veya “Sosyoloji Mesleği” demiyorlar. Hekim, Biyolog ve Sosyolog diyorlar. Gerontoloji yerine “Gerontoloji Mesleği”, Gerontolog yerine, “Gerontolog Mesleği” diyenlerden lütfen uzak durun, çünkü bunlar Gerontolojiden anlamıyor.