Bizler kadına şiddete hayır dedikçe kadınlar artık öldürülmesin dedikçe son zamanlarda kadın şiddetinin ve kadın cinayetlerinin çığrından çıktığı görülüyor. Peki bu olayların artış göstermesindeki sebep nedir? Toplum olarak nerede hata yapıyoruz? Psikolog Seda Sert ile kadına şiddetin ve cinayetlerin sebepleri ile bunlara karşı neler yapılması gerektiğini konuştuk.

Ekim ayının ilk haftasında İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil isimli genç kadınların yaşamış olduğu korkunç olay üzerine kadın cinayetleri üzerine birçok yerden ses yükseliyor. Peki başta kadın cinayetlerini ya da kadınlara şiddeti durdurmak için ne yapıyoruz. Bugün 18 Ekim 2024 ve 18 gün içinde 27 kadın katledildi. Neden azalması gerekirken bu sayı sürekli artıyor? Genç ve yetişkinlerle bireysel seanslar yaptığını ifade eden psikolog Seda Sert kadın cinayetlerini katliam olarak tanımladığını ve toplumsal olarak çok fazla yapılması gereken şey olduğunu düşündüğünü ifade etti.

“GENÇ ERKEK AİLELERİNİN BAŞVURUSUNDA BİR ARTIŞ VAR”

İkbal ve Ayşenur olaylarının ardından ailelerin daha sık aradığını söyleyen psikolog Sert, “Bu katliamlardan sonra da Ailelerin özellikle genç erkek ailelerinin başvurusunda bir artış var. Çünkü çocukluktan itibaren sağlayamadıkları otoriteyle beraber dış dünyanın tehlikelerinden artık çocuklarını koruyamadıkları için ne yapacaklarını soruyorlar, danışıyorlar. Fakat geç kalınmaması gerekiyor çünkü bir çocuğun ahlaki değerleri 12, 15 yaşa kadar hem genetik olarak aileden alınıyor hem de sosyal öğrenmeyle, aileden alıyor” ifadelerine yer verdi. Psikolog Sert, “Bu evrensel ahlaki değerleri edinme yaşını geçtikten sonra dış dünyayla harmanlamaya çalışıyor bunu. Bunları aileden alamadığında ve dış dünyaya o açıdan boş bir şekilde dış dünyaya açıldığı zaman dışarıda tabii ki çok fazla tehlike var. Çok yanlış ideolojiler var. Bu katliamların arkasında cinnet haricinde de farklı etkenler var” diye devam etti. Sosyal medya içerisinde oluşan örgütlere dikkat çeken psikolog Sert, “Sosyalleşemeyen bireyler de aynı zamanda bir gruba ait olabilmek için o grubun dinamiklerini yerine getirmek zorunda hissediyorlar. Ve bu yanlışta olsa yaptıkları eylemler orada birbirlerini yüceltiyorlar. Bazı yerlere üye olup işte katliam yapan bu son haber için onun haricinde cinnet geçirip çocuklarını, eşini katleden insanlar var” diye konuştu.

“MAKSAT SADECE EGOSUNU TATMİN ETMEK”

Psikolog Seda Sert ayrıca cinnet geçirenlerin hiçbir zaman kendilerinden daha güçlü bir bireye zarar vermediğini aslında cinnet anında bilincin tamamen devre dışı olmadığını burada maksadın sadece kendi egosunu, varlığını tatmin etmek ve koruyabilmek için güç gösterisi olduğunu ifade etti.

Psikolog Sert, “Hepimizi bir ağacın dalları gibi düşünün. Yani ağacın dalları bozulduğunda ağaç tamamen de çürüyor, köke inebiliyor. Değil mi? Ruhsal psikoloji çok önemli. Bunun için de eğitim ve öğretim önemli ama önce eğitim geliyor. Öğretmenlerin matematiği Türkçe'yi öğretmesinden önce çocukların dış dünyayla olan ilişkisini izlemesi, hani bunlar öğretmenlik kavramı içinde ya da yönetmelik de yazmıyor ama her işi vicdani yönüyle yapabilmek lazım. Birine dokunmanız gerekiyorsa, ışık saçmanız gerekiyorsa o insanın, o çocuğun önce iç dünyasını ahlaki değerlerine, kültürünü yansıtabileceği güzel ve ahlaklı bir insan olarak yetiştirmek gerekiyor” şeklinde konuştu. Kötülüğün çok çabuk bulaştığının vurgusunu yapan psikolog Sert, “Çürük bir meyvenin yanında ona temas eden bütün sağlıklı meyveler çürürken sağlıklı bir meyve diğerlerini düzeltemiyor. Diyorum ki ben iyilik hep süreç. Yani bir iyilik yaptığınızda iyi biri olmuyorsunuz. Ömür boyu iyi bir hayat geçirmeye çalışıyorsunuz. Ve iyi biriydi oluyorsunuz. İyi biri olmuş oluyorsunuz süreci tamamladınız ama bugün çıkıp birinin hayallerini veya parasını aldığınızda birine zarar verdiğinizde zaten kötü birisiniz aslında. Kötülüğün sınırı yok” ifadelerine yer verdi. Psikolog Sert, devlet büyükleri, halk, psikologlar hep birlikte el birliği ile çalışarak kötülüğün bu dünya üzerinden silinmesi gerektiğini söyledi. Sert ayrıca “Öğretmenlerimizin çocuklarını bir pırlanta gibi, elmas gibi işlemesi gerekiyor. Yasamızın hakimimizin, savcımızın, polisimizin daha özverili belki çalışması gerekiyor” diye ekledi.

“YAŞAM HAKKINI ELİNDEN ALAMAZSIN”

Erkeklerin, kadınların kadınlığına laf edildiğinde bir suç olarak kabul edilmemesi üzerine Sert, “Yasada erkekliğe dokunan cümleler kullandı ve bu cinayet sebebi olarak kabul ediliyor. Adalete ait bu vatana görevi olan borcu olan insanların bu kültürden, bu yanlış inançtan da vazgeçmesi, kendini geliştirmesi ve değiştirmesi gerekiyor. Ne yaşarsanız yaşayın karşınızdaki insan size ne kadar kötülük yaparsa yapsın onun en temel hakkı olan yaşam hakkını elinden alamazsınız. Bunlar katliam yani bunun haricinde şiddet çok ön planda” dedi.

Kırşehir’den İstanbul’a uzanan etkinlik! Kırşehir’den İstanbul’a uzanan etkinlik!

Türkiye’de şiddet oranın çok yüksek olduğunu ve bir yerlerde yanlış yapıldığı belirten Psikolog Sert, “Her birimizin görevi var. Evet anne baba çok kıymetli. Anne baba sürekli dediğimizde de her şeyi onlar yapmalı gibi ya da çok fazla yükleri var gibi. Evet bir çocuk dünyaya getiriyorsanız çok fazla yükünüz var. Fakat bazı ailelerle böyle karşılaştığımızda hani şunları yapmalıyız, bunları yapmalıyız diyorum. Biz mi yapacağız cevabı geldiğinde afallıyorsunuz. Yani bir terapist olarak afallıyoruz. Evet yapmamız gerekiyor. Hatta yapmak zorundayız. Çünkü bir çocuğu dünyaya getirmek çok kolay. Ama onu bir birey olarak vatana, millete, dünya insanlığa hediye etmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. Ailelerin geçim sıkıntısından ya da cahilliklerinden dolayı çocuk yetiştirme konusunda bazen yetersiz kalabildiklerini söyleyen Sert, “Fakat cehalet yenmemiz gereken asıl mevzu. Bir çocuğu yetiştirememekte zarar vermek demek. Bunun şiddet boyutuna geldiğimizde birçok şiddet var. Fiziksel şiddet, duygusal şiddet, istismar, taciz, tecavüz, birçok şiddet türü var. Bu şiddet türleri gençlerin, çocukların, o ahlaki değerlerin gelişmesini engelliyor. Ve bu şiddeti ailelerimizden akrabalarımızdan görüyoruz. Başkalarından görmüyoruz. Yani bir caninin cani olması için tek bir neden yok. Ama birçok nedenin de temeline inmek lazım” dedi.

Psikolog Sert, “Okuma konusunda da sıkıntımız olduğu için hani aileler, anneler, babalar bir kitap alalım okuyalım veya işte şu profesör veya şu psikolog ne diyor, nasıl doğru hareket edebiliriz gibi sormak yerine kervan yolda dizilir diyor. Ama ben bunun çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Yani hiçbirimiz hiçbir şeyi anne karnında öğrenmiyoruz. Hatta yeryüzündeki canlılara baktığınızda gelişmeden doğan tek canlı biziz. Konuşmayı bilmiyoruz, yürümeyi bilmiyoruz. Doğduktan sonra da gelişmeye devam ediyoruz. Zeka sahibi olan, konuşabilen tek canlı da biziz” ifadelerini kullandı. Boş bir sayfa olarak dünyaya gelen o bebeğin güzel şeylerle doldurması gerektiğini belirten Sert, “Yani boş bir sayfaya hakaret yazarsanız onu okursunuz. Şiir yazarsanız şiir okursunuz. Aileler o tabloyla karşılaşıyor. Biz toplumda o tabloyla karşılaşıyoruz. O yüzden çocukluk hep kıymetli bize de hep soruyorlar. Çocukluğa iniyor musunuz diye. İniyoruz. Ne travmalarınız var? Kimden neyi öğrendiniz? Dünya güvenli bir yer mi? Eee hırsızlık iyi mi? Kötü mü? Veya işte birine bir yanlış yaptığım zaman ne kadar suçluluk duyuyorum?” diye çocuklukta yaşanılanların önemine değindi.

Psikolog Sert çocukların yetiştirilmesinde dikkat edilmesi gerekenleri, “Ya çok baskılanan ailede çok fazla empati yaparak ezilen, çok fedakarlık yapan insanlar oluyor. Hayır diyemeyen ya da işte dediniz ya yap oğlum yap kızım. İşte kendi görmediği için bütün fırsatları çocuğuna veren ebeveynler oluyor. Tabii ki çocuklarımızı zorlayalım demiyorum ama bir otorite, bir çerçeve ve doğruyu yanlışı bazen katı bir şekilde öğretmezsek sonrasında her şeyi yapabilen suç makinaları ortaya çıkıyor. Çok özgürlükçü ruh, daha çok her şey bana göre. Dünya benim etrafımda dönüyor ve her şey bana ait olmalı gibi. Sağlıklı olmayan ben kavramı ortaya çıkıyor” şeklinde sıraladı.

Muhabir: Gurbet Erul