Eros, bütün dikkati toplamış, ben de odaklanmış durumda. Elbette kötülükler var gezegenimizde, hem de aklın sınırlarını yok sayacak kadar… Ancak; cesur yürekli, iyilik timsali, aydınlık yüzlü ve düşünceli bir avuçta olsa insanımız var. Ve kötülerin korkulu rüyası oldular her dönem… Bunun için emek veriyorlar, bedel ödüyorlar. Yaşamı kolaylaştırmanın derdindeler. Ancak ahlaki çürümüşlük insanlığın çoğunun genlerine işlemiş durumda, bu nedenle işlerinin zor olduğunu farkındalar. Yine de yılmadan, korkmadan direniyorlar ve direnmeye de devam edecekler, bundan kuşkunuz olmasın. Bu nedenle muktedirler tarafından hep horlandılar, aşağılandılar, yok edilmeye çalışıldılar. Çünkü; gücün simgesine dönüşen para onların kontrolündeydi ve ona güvenmekteler.
Evet haklısınız; bazen baldırı çıplak olduk, bazen üç beş çapulcu olduk, ancak siz de öğrendiniz ki paranın alamadığı değerler var.
Asırlardır bizi aşağılamak, yok saymak, yok etmek için uğraştılar. Biz tükenmedikçe onların korkuları arttı. Bütün güç, kudret ellerinde olmasına rağmen korkuları çoğaldı. Sahip oldukları her şeyi kaybetme korkusu… Bu onları daha da acımasız yaptı. Ancak her yaptıkları kötülüğün ardından uykuları yarım kaldı, rüyaları bölündü. Düş göremez oldular. Yüreklerinden yüzlerine yansıyan korkuyla şekillendiler. Öfkeleri arttı, artıyor. Sözleri kirlendi. Zihinlerinden silinen sevgi, şefkat, merhamet sözcükleri dillerine hakaret olarak yağdı üzerimize… Ancak, korku duvarlarına siz hapis oldukça, biz o duvarları parçalıyoruz. Öfkeleri biraz da buna… Makam, mevki, para, güç gözlerinizi kör ettikçe, bizim gözlerimiz açılıyor ve haksızlığa isyan ettik, ediyoruz, edeceğiz. Adil ve eşit bir yaşamı size inat getireceğiz. Size de sevgimizi, adaletimizi sunup, eşit insan olduğunuzu hatırlatıp yaşatacağız.
Kötülük üretenler sadece varsıllar olmamıştır. Varsılların emir kuluna dönüşen din adamları da onların isteği doğrultusunda fetvalar vermişlerdir. İnançlar; her zaman için egemenin çıkarı doğrultusunda, yoksulu ehlileştirmek ve cezalandırmak için kullanılmıştır. Bu nedenle her dönem din adamlarının güvenirliklerini sorgularız. Çünkü; egemenin isteğine karşı çıkan cüretkar az sayıdaki fikirdaşlarına bile tahammül edemeyen çoğunluğu oluşturan ve egemenin hizmetinde olan din adamları bütün kötülükleri kutsamaktan çekinmemişlerdir. Kutsadıkları aslında egemenin çıkarlarıdır.
Eros’un üzerindeki karamsarlık, gözlerindeki hüznün dağılmaya başladığını hissediyorum.Kaçan neşesi birazcıkta olsa geri gelmeye başlamıştı.Gitmek için acelesi yok gibi sessizce dinliyordu.
Ancak, korkmayın. Huzuru sizin içinde istiyoruz. Ötekiler, lanetlenmişler, horlanmışlar, aşağılanmışlar, hizmetkarlar olmayacak bizim gezegenimizde. Adil ve eşitlikçi bir yaşamın kapılarından ayrımsız hepinize kapılarımız da gönlümüzü de açacağız. Biz ölümün değil, yaşamın kutsandığı, ölüm sonrası cenneti değil, yaşamın cennetinin peşindeyiz. Sizin avuntularınıza, vaatlerinize, uyutmalarınıza zihnimiz kapalı. Aldanmıyoruz, aldanmayacağız, aldatmayacağız.
Bizden korkmakta haklısınız. Baldırı çıplak diye küçümsediğiniz güçsüzleriz. Ancak, çaresiz değiliz. Çareyi ve çözümü sizden değil, kendimizde bulacağız. İşte korkunuz bundandır. Yerimize düşünmenize, her şeyin en doğrusunu bildiğinize inanmadık, inanmıyoruz, inanmayacağız. Kan gölüne, cehenneme çevirdiğiniz galaksinin bilinmez mağrur, mağdur gezegenimizde yaşamı filizlendirip, anlamlandıracağız.
İnsan doğasına, onuruna uygun davranışları, direnişleri sergileyenleri de unutmuyoruz. Asırlar sonrası da olsa onları hep minnetle anıyor, açtıkları aydınlık yolda ışığı çoğaltmaya çalışıyoruz.
Eros’un gözlerindeki hüzün yerini ışıltıya bırakmıştı. Gitme isteğini biraz erteleyebileceğini söyleyince beni de mutlu etmişti. Bizim gezegendeki kötülükleri ondan dinlemek bana da iyi gelecekti. Her ikimizde yorulmuştuk. Ertesi gün için sözleştik, kendi yalnızlığımıza çekilmek için bir süreliğine ayrıldık.
Gece…
Karanlığın, yalnızlığın, belki de hesaplaşmanın saatleri… Uzaklardan gelen bir konuğun izlenimleri hiç iç açıcı olmamakla birlikte, gerçeğin kendisiydi. Ben sessizce günden kalanlarla zihnimi meşgul ederken, ışığı görme umudum direncim oluyor.
Gece…
Karanlık kötülüklerin üzerini geçici olarak örtüyor. Yaşadıklarım ve paylaştıklarım beni ruhen yormuştu. Kendimi hem çok yorgun, hem de çok yaşlanmış hissediyordum. Bu kötülükler gezegeninde insanların neden çabuk yaşlandıklarını anlamaya başlıyorum. Huzurun olmadığı, sürekli bir didişmenin, kavganın olduğu yerde canlılıkta kalmıyordu.
Eros’la dinlenmiş olarak yeniden buluştuk. Bir önceki günün karamsarlığı, öfkesi yerini sükûnete bırakmıştı. Bu yaşananları kabullendiğinden değil, umudunun canlanmasındandı… Küçük bir ışık onun yüreğindeki karanlığa uzanıp aydınlatmaya başlamıştı. Bütün kötülüklerin sessiz benimsenmediği sayıları az da olsa cesur insanların direncinin yarattığı iyimserlikti… Asırlardır süren bu kavganın hakikate ulaşmak isteyenlerce kazanılacağına olan inancın kıvılcımının yüreğine düşmesindendi…
Eros gözlerime bakıyor, ben ise Eros’un galaksideki gezegenine… İkimizin yaşadığı farklı gezegenlerdeki tezatlık.
Bir önceki günün yorgunluğunun yerini alan dinginlikle karşımda oturuyor Eros. Birazcık keyifli görünmekle birlikte anlatacaklarının huzursuzluğunu seziyorum. (DEVAMI VAR)