Uzun süredir Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki gündemi “barış antlaşması” oluşturmaktadır. Gündeme değinmeden önce bölgenin kısa bir tarihçesine bakmakta fayda var.
Mart 1917’de Rus çarlık rejimi yıkılmış (Şubat 1917 devrimi, ilk devrim), kurulan Geçici Hükümet Kuzey Kafkasya’daki Çarlık yönetimini lağv etmişti. Doğu Anadolu ve Güney Kafkasya’daki Rus birlikleri geri çekilmeye başlamıştı.
Ekim 1917 Bolşevik devriminin (ikinci devrim) hemen sonrasında ise ortaya çıkan otorite boşluğu Ermeni çeteleri tarafından doldurulmaktaydı. Ruslar terk ederken Doğu Anadolu’nun kontrolünü Ermenilere bırakmıştı. Zengezur ise Ermeni çeteleri tarafından işgal edilmişti.
Şubat 1918’de Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan milletvekilleri bir araya gelerek Transkafkasya Meclisi’ni (SEYM) kurmuştu.
Mart-Nisan 1918’de Osmanlı Devleti ile SEYM arasında Trabzon Barış Konferansı düzenlenmişti. Osmanlı Devleti’ni Rauf Bey (Orbay) temsil ederken, Ermeni tarafında sonradan başbakanlık yapacak Taşnak Partisi üyesi Hatisyan yer almaktaydı. Çok taraflı ve ortak görüşmeler yapılmış, taraflar birbirlerinin istekleri anlamış ancak uzlaşmaya varılamamıştı.
11 Mayıs 1918’de Batum Konferansı başlatılmış ve somut bir sonuç alınamamıştı. Bunun üzerine Enver Paşa’nın bir ultimatomu ile SEYM dağılmış ve Güney Kafkasya ülkeleri (Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan) birbiri arkasından bağımsızlıklarını ilan etmişti.
28 Mayıs 1918’de ilk Ermenistan Cumhuriyeti ilan edilmişti.
4 Haziran 1918’de Ermenistan’ın imzaladığı ilk antlaşma olan Osmanlı – Ermeni “Barış ve Dostluk Antlaşması” ile Kars, Ardahan ve Batum dahil Ayastefanos ve Berlin Antlaşmaları ile kaybedilen topraklar geri alınmıştı.
30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile Taşnak Ermeni Yönetimi birkaç ay önce imzaladığı barış antlaşmasını unutuvermiş, hayal dünyasına dalmıştı. Haksız şekilde işgal ettiği Azerbaycan topraklarının yanısıra “Türkiye Ermenistan’ı” adını verdikleri bölgeye ilişkin taleplerini artırmıştı.
10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr’e, Doğu Anadolu ve Zengezur’u işgal altında bulunduran Ermenistan’ı yöneten Taşnaklar altı vilayet=vilayet-i sitte’yi (“Wilson Ermenistanı” veya “Türkiye Ermenistanı”) antlaşma metnine yazdırmayı Batı’nın yardımıyla sağlamıştı.
1 Aralık 1920’de Ermeni tarafı Zengezur’u kanunsuz şekilde ilhak etmiş, Sovyet dönemi boyunca işgal altında bulundurmuştur.
1991 yılında Sovyetler Birliği dağılmış, Rusların desteğini alan Ermeniler Karabağ bölgesini ve Azerbaycan’ın 7 rayonunu işgal etmiştir.
27 Eylül 2020’de başlayan II. Karabağ Savaşı sonucunda, tarih boyunca Azerbaycan’a bağlı kalan Karabağ ve 7 rayon işgalden kurtarılmıştır.
10 Kasım 2020 günü yürürlüğe giren ateşkes halen yürürlüktedir. Rus Geçici (Barış Gücü) Birliğinin varlığına rağmen, Karabağ’daki Ermeni Kanunsuz Silahlı Güçlerinin (KSG) varlığı barış antlaşmasının önünde engel olmuştur. Henüz barış antlaşması imzalanamamıştır. Geçen dört yıl zarfında Ermenistan tarafının oyalama yaptığı ortadadır.
19 Eylül 2023’te 23 saat süren Anti-Terör Operasyonu ile Ermeni KSG’lerin faaliyetlerine son verilmesi ve müteakibinde Rus Geçici Birliğinin geri dönüşü ile bölgenin kontrolü Azerbaycan’a geçmiş ve barış antlaşmasının önünde engel kalmamıştır.
Kasım 2021'de Soçi'de taraflar arasında yapılan görüşmede, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sınırın belirlenmesi için komisyon kurulması kararlaştırılmıştı. Ermenistan öyle bir oyalama yapmıştır ki, sınır belirleme komisyonu tüzüğünü ancak üç yıl sonra, 5 Eylül 2024’te onaylamış, Eylül 2024 ayının son haftasında Anayasa Mahkemesi uygun bulmuştur.
Özellikle son bir yıl içerisinde Ermeni tarafı, Diaspora’yı harekete geçirmiş ve ABD’de siyasiler Azerbaycan aleyhine girişimlere başlamıştır.
3 Mart 2024’te AB’nin Ermenistan misyonunun statüsüne ilişkin anlaşmayı onaylamıştır. Anlaşmaya göre; “Misyonun görevi sadece Ermenistan'ın doğu (Azerbaycan) hudutlarının istikrarının sağlanmasını kapsamamakta, aynı zamanda AB-Ermenistan siyasi ilişkilerinin hızlı yakınlaşma süreçlerini de düzenlemektedir.“
Anlaşılacağı üzere geçmişteki Ermenistan Yönetimleri büyük devletlerin desteğini aldığında saldırgan ve yayılmacı tutum izlemiş, bölge istikrarını olumsuz etkilemiştir. Zengezur’un işgal ve ilhakı, Karabağ ve 7 rayonun işgali, Hocalı Soykırımı bunların en somut örnekleridir. Destek alamadığı durumlarda ise oyalama taktiği uygulamış, zamana oynamıştır. Şu sıralar, ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere tüm ülkelerin kapısını çalmakta, 1. Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında yaptığı gibi algı oyunları ile avantaj elde etmeye çalışmaktadır. Halbuki, BM nezdinde bile haksız işgal ettiği tescillenen, savaşın sonucunda mutlak mağlup olan, Azerbaycan’ın hakkını teslim etmesi gereken taraf Ermenistan tarafıdır. Anlaşma masasına oturmaya gönlü olmayan, Diasporası’nın etkili olduğu ülkelerde sanki 30 yıllık işgalin haklı, savaşın galibi kendisiymişçesine kamuoyu yaratmaya çalışan ve böylece hiç hesap vermeden yaptığı kötülüklerden sıyrılmaya çalışan taraftır, Ermenistan.
Yaptığı ikili görüşme ve anlaşmalarla; ABD, Fransa, Hindistan, İran başta olmak üzere birçok ülkenin Ermenistan politikasına yakınlık göstermesini sağlamıştır. Böylece zaman kazanmış ve barış antlaşmasının getireceği yükümlülüklerden kaçınmıştır. Bu yükümlülükler nelerdir?
1. Azerbaycan ile olan sınırları tanımalı,
2. Toprak talebi ile ilgili hususları mevzuatından çıkarmalı (anayasa, eğitim, hukuk mevzuatı),
3. Diaspora’nın Erivan üzerindeki etkisini ortadan kaldırmalı,
4. Savaş tazminatı ödemeli (sivil yerleşim yerlerine yaptığı füze saldırılarında hayatını kaybeden ve yaralanan vatandaşlar dahil),
5. İşgal süresince (~30 yıl) Karabağ’dan elde edilebilecek ekonomik geliri ödemeli, Azerbaycan mültecilerinin maddi ve manevi kayıplarını tazmin etmeli,
6. Bölgedeki ulaşım yollarının açılmasını sağlamalıdır.
7. Azerbaycan tarafından resmi olarak özür dilemeli ve bundan sonra iyi komşuluk ilişkisi içinde olacağını garanti etmelidir.
Barış Antlaşmasını imzaladığı takdirde Ermenistan üzerindeki yükü hafifletecek, yükümlülüklerini azaltacaktır. Diaspora ve Batı’daki bazı mihrakların baskısından kurtulacak ve daha istikrarlı hale gelecektir. Zengezur koridoru ile bölge ülkeleri arasında karayolu ve demiryolu ulaşımı daha hızlı ve erişilebilir hale gelecek, bölge geçiş koridoru (ticaret yolu) olma özelliği kazanacak, sosyal ve ekonomik hayat canlanacaktır. Aksi takdirde, Ermenistan bazı güçlerin oyuncağı olmakla bölgedeki istikrarsızlığın kaynağı olmaya devam edecek ve Ermenistan halkı da bundan zarar görecektir. Elbetteki, Azerbaycan’ın haklarını teslim eden bir barış antlaşmasını Ermenistan’ın kısa zamanda onaylaması bizleri şaşırtacaktır.