Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
“Depremin istihdama etkisini
en aza indirmek için kısa çalışma
ödeneğini 3 ay uzatıyoruz”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Depremin istihdama etkisini en aza indirmek amacıyla başlatılan kısa çalışma ödeneğini 3 ay süreyle uzatıyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Türkiye'yi hedefleriyle buluşturma mücadelelerinin hız kesmeden sürdüğünü belirten Erdoğan, son Kabine Toplantısından bu yana yoğun bir mesai dönemi geçirdiklerini ifade etti.
Türkiye'nin coğrafyasındaki imtihanlarından birinin de tabii afetlerle olduğunu belirten Erdoğan, yangınlar, seller, heyelanlar, kuraklık ve en önemlisi depremin, ülkenin dört bir yanında ciddi hasarlara yol açtığını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "6 Şubat'ı unutmak mümkün mü? Onun meydana getirdiği felaket, fatura unutulabilir mi? Şehitlerimiz, gazilerimiz unutulabilir mi?" diye konuştu.
Gerçekleştiği alan ve etkilediği nüfus bakımından tarihin en büyük afeti olan 6 Şubat depremlerinin üzerinden henüz 5,5 ay geçtiğini ifade eden Erdoğan, "Depremde kaybettiğimiz insanlarımızın acıları ilk günkü tazeliğiyle yüreklerimizi yakmayı sürdürüyor." dedi.
Evleri ve iş yerleri enkaza dönen vatandaşların, bir yandan kaybettikleri yakınlarının yasını tutarken, diğer yandan hayata yeni bir başlangıç yapmak için gerekli şartların oluşmasını beklediklerini anlatan Erdoğan, afetin etkilediği şehirlerde, acil yıkılması gereken ve ağır hasarlı binaların enkazlarının tamamen kaldırıldığını, orta hasarlı binalarla ilgili çalışmaların sürdüğünü bildirdi
Yapılan tespitlere göre, bölgede 872 bin bağımsız bölüme sahip 311 bini aşkın binanın yeniden inşa edilmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, bunlardan yaklaşık 507 bini konut, 143 bini köy evi olmak üzere toplam 650 binini devlet eliyle yaparak, vatandaşlara teslim etmeyi planladıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 180 bin civarında konut ve köy evinin inşa sürecinin başladığını belirtti.
"AFETZEDE KARDEŞLERİMİZE ÖNEMLİ DESTEKLER VERİYORUZ"
Yeri belirlenen ve zemin etütleri yapılan alanlarda hızla inşa çalışmalarına geçildiğini anlatan Erdoğan, inşaatı tamamlanan köy evlerinin hak sahiplerine teslim edildiğini anımsattı.
Erdoğan, "İnşallah sonbaharla birlikte konutları vatandaşlarımıza peyderpey teslim etmeye başlayacağız. Konutların inşasını hızlandırmak gayesiyle geliştirdiğimiz yeni projemizi kamuoyumuzla kısa süre önce paylaştık. Vatandaşlarımızdan gelen talepler doğrultusunda 'Yerinde Dönüşüm' çalışmalarımızı başlattık. Afetzede kardeşlerimize bir kısmı çok uygun şartlarda kredi, bir kısmı hibe olarak önemli destekler veriyoruz. Bugüne kadar 93 binden fazla depremzedemiz, yerinde dönüşüm için başvurdu. Bu sayının daha da artacağına inanıyorum." şeklinde konuştu.
Depremden hemen sonra ilan edilen mücbir sebep uygulamasıyla afetzedelerin yükünün hafifletildiğini belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şöyle devam etti:
"Mücbir sebep düzenlemesini, depremde en çok yıkıma uğrayan Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay, Malatya illerimiz ile İslahiye ve Nurdağı ilçelerimizde devam ettirmeyi kararlaştırdık. Buraların dışından kalan vilayetlerimizden gelen münferit başvuruları da değerlendireceğiz. Konuyla ilgili detayları Hazine ve Maliye Bakanlığımız yakında milletimize açıklayacaktır. Depremin istihdama etkisini en aza indirilmek amacıyla başlatılan kısa çalışma ödeneğini 3 ay süreyle uzatıyoruz. Daha önce 110 bin çalışanın faydalandığı ödenekten 115 bin insanımızın istifade etmesini sağlayacağız. Toplum Yararına Programlarımızı açma hazırlıklarımız, başta deprem bölgemiz olmak üzere, ülkemiz genelinde devam ediyor."
Hesaplamalara göre, 6 Şubat depremlerinin Türkiye'ye maliyetinin 104 milyar doların üzerinde olduğunu belirten Erdoğan, sadece bu yıl deprem kaynaklı harcamaların 762 milyar liraya ulaşmasının beklendiğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu rakam, çapı ne kadar büyük olursa olsun her ekonomi için, altından kalkılması zor bir yüktür. Üstelik 2013'ten beri yaşadığımız her hadisenin bir boyutunu oluşturan ekonomik saldırıların etkilerinin hala sürdüğü dönemde bu maliyetle karşılaştık." dedi.
Geçmişte, Türkiye'de ve dünyada gelişmekte olan pek çok yerde uygulanan ekonomi politikalarının en büyük zararı istihdama verdiğini aktaran Erdoğan, "İşsizliğin arttığı, insanların evlerine götürecek ekmek bulamadığı bir ortamda, kağıt üzerindeki göstergelerde elde edilen düzelme, toplumlara beklenen refahı, ülkelere beklenen huzuru sağlayamıyordu. Dolayısıyla bizim için ekonomik istikrar demek, istihdamı düzenli olarak artıran sürdürülebilir büyüme demektir." diye konuştu.
En az bunun kadar bir diğer önceliklerinin de ülkenin ve toplumun tüm dengelerini bozan enflasyonla mücadele olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hiç şüphesiz finansal istikrar da bu tablonun ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye'nin maruz kaldığı onca sıkıntıya, saldırıya, felakete rağmen her alanda hala dimdik ayakta kalmasının, bölgesel ve küresel güç olarak kabul görmesinin gerisinde işte bu politika vardır. Biz ülkemiz ekonomisini, sonuçlarla uğraşarak değil, sebeplere inip onları ortadan kaldırarak büyüttük, geliştirdik, diğer alanlardaki iddialarımızın dinamosu haline getirdik. Bugün de aynı anlayışla hareket ediyoruz. İstihdamı artıracak, enflasyonu düşürecek, finansal düzelmeyi sağlayacak her tedbiri alacak, uygulayacak, sonuçlandıracak ve ortaya çıkan zenginliği milletimizin her bir ferdine yayacak bir politika izliyoruz."
"HİÇBİR KAZANIMINDAN EN KÜÇÜK BİR GERİ GİDİŞE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi son 20 yılda, yılda ortalama yüzde 5,5 büyüttüklerini, milli geliri 238 milyar dolardan 1 trilyon dolar sınırına getirdiklerini, satın alma paritesine göre milli gelir sıralamasında dünyada da 11'inci sıraya çıkarttıklarını bildirdi.
İstihdamı 19 milyondan 32 milyona yükselttiklerini, ihracatı 35 milyar dolardan 254 milyar dolara ulaştırdıklarını, turist sayısını 15 milyondan 52 milyona, turizm gelirini de 12 milyar dolardan 46,5 milyar dolara sıçrattıklarını söyleyen Erdoğan, "Velhasıl her alanda eşi benzeri görülmemiş başarılara imza atarak, bugünlere getirdik. Nüfusu artan, onunla birlikte iş gücüne katılım oranı yükselen bir Türkiye'de istihdamın azalmak bir yana sürekli artmasını, işte bu tabloya borçluyuz." dedi.
Ülkenin ve milletin hiçbir kazanımından en küçük bir geri gidişe müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, istikrar, güven ve sürdürülebilirlik ekseninde yollarına devam edeceklerini kaydetti.
"YAŞANAN GÜNCEL SIKINTILARI GÖRMEZDEN GELMİYORUZ"
Erdoğan, "Şunu çok açık ve net söylüyorum, yatırım kararlarının lokomotifi olan öngörülebilirliği artırmak, aynı şekilde öncelliklerimiz arasında yer alıyor. Elbette bunları söylerken, yaşanan güncel sıkıntıları görmezden gelmiyor ve üzerini örtmeye çalışmıyoruz." diye konuştu.
Yükselen enflasyon sebebiyle refah seviyesi düşen ücretli kesimlerin kayıplarını telafi etmek için bugüne kadar pek çok düzenleme yaptıklarını dile getiren Erdoğan, bu kapsamda, asgari ücretten memur ve emekli maaş artışlarına kadar her alanda, bütçe imkanlarını sonuna kadar zorlayan tasarruflarda bulunduklarını aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her kesimin ücret düzenlemesi, farklı süreçlere, farklı kurallara ve farklı dönemlere göre yapıldığından zaman zaman kısa süreli dengesizliklerin yaşandığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Kamu işçilerinin, epeyce bir gecikmeyle yapılan toplu sözleşmelerinde ortaya çıkan tablo, memur maaşlarında ilave bir düzeltmeyi zorunlu kıldı. Bu defa da daha önceden sonuçlandırılan asgari ücret ve emekli maaşlarıyla ilgili bir huzursuzluk ortaya çıktı. Kamu işçisini ve memuru nasıl ortada bırakmadıysak, çalışanından emeklisine hiç kimsenin mağduriyetinin kalıcı olmasına rıza göstermeyiz. Ek bütçede önceliğimizi, zorunlu olarak deprem bölgesinin hızla ayağa kaldırılmasını sağlayacak projelere verdik. Yaptığımız vergi artışlarından elde edeceğimiz geliri, şu aşamada başka yerlere aktarmayı vicdani olarak kabul edemeyiz. Bununla birlikte hem bütçe gelirlerini artırmaya hem de bütçe dışı kaynak sağlamaya yönelik çalışmalarımızın semeresini gördükçe, kendini mağdur hisseden tüm kesimlerin gönlünü mutlaka alacağız. Bunu da çok gecikmeden, yılbaşı civarı neticeye ulaştırmayı planlıyoruz. Milletimin tüm fertlerinden serinkanlı olmalarını, bize güvenmelerini, ülkelerinin ve kendilerinin geleceğine sahip çıkmalarını istiyorum."
"AÇGÖZLÜLÜKTEN KAYNAKLI DENGESİZ TASARRUF, ORTAK REFAHA ZARAR VERİYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimilerinin anlık telaştan, kimilerinin açgözlülükten, kimilerinin de art niyetten kaynaklı reflekslerle sergiledikleri her dengesiz tasarrufun, ortak refah ve huzur hedeflerine zarar verdiğini bildirerek, şöyle konuştu:
"Eğer üretim yapıyorsak maliyet ve kar hesabımızı, ticaret yapıyorsak fiyatlama politikamızı, ev sahibiysek kira talebimizi, aracımızı satıyorsak satış bedelini bu anlayışla belirlemeliyiz. Ne döviz artışıyla ne enflasyonla ne işletme maliyetiyle izah edilemeyecek derecede yüksek fiyatlarla piyasayı sürekli yukarıya çekmek, sonu olmayan bir kısır döngüye destek vermektir. Gün sonunda yüksek kazanç sağlamış gibi görünen bu süreç, aylar, yıllar geçtikçe herkesin hanesine zarar olarak yazılacak sonuçlara gebedir. Hiç kimsenin bilerek ve isteyerek, ne kendisine ne evlatlarına ne de ülkesine böyle bir kötülük yapacağına ihtimal vermiyorum. Şayet bu konuda ihmali ve kastı olanlar çıkarsa, devlet olarak biz de gerekeni yapmaktan çekinmeyiz."
"EKONOMİDEKİ SIKINTILARIN ÜSTESİNDEN GELECEĞİZ"
Erdoğan, Ticaret Bakanlığının, özellikle otomobil piyasasında görülen stokçuluğun ve fiyat manipülasyonlarının önüne geçmek için denetimlerini artırdığını, konut fiyatları ve kiralarla ilgili ilave ne tür adımlar atılabileceğine dair değerlendirmelerinin de sürdüğünü vurgulayarak, şunları söyledi:
"Serbest piyasa ekonomisinden taviz vermeden, haksız kazanç sağlama peşinde koşan fırsatçıların üzerine kararlılıkla gideceğiz. Milletimizle birlikte nasıl ülkemizin üzerindeki vesayet bulutunu dağıtıp, darbecilerin heveslerini kursaklarında bıraktıysak, nasıl istiklalimize ve istikbalimize yönelik tüm saldırıları boşa çıkardıysak, nasıl güvenliğimizi sınırlarımızın ötesinden başlayarak güçlendirecek tedbirleri aldıysak, nasıl her alanda potansiyelimizi harekete geçirerek, bölgesinin ve dünyanın yükselen yıldızı bir Türkiye inşa ettiysek, Allah'ın izniyle, enflasyon başta olmak üzere ekonomideki sıkıntıların üstesinden de geleceğiz." (ANKARA, AA)