Türk Tasavvuf Musikisi ve Folklorunu Araştırma ve Yaşatma Vakfı ile Marmara Üniversitesi İslam Düşüncesi Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi işbirliğiyle "Tevhid ve Nübüvvet Sempozyumu" düzenlendi.
Büyük Çamlıca Camisi'ndeki Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen sempozyum, hafız Murat Taştekin'in Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Tevhide dayalı İslam inancı ve metafiziğinin tümelliği ve kuşatıcılığı meselelerinin tarihsel derinlik ve güncel iddialar açısından ele alındığı sempozyumun açılışında konuşan İslam Düşüncesi Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ömer Türker, "Evrensellik ve Yerellik Açısından Tevhid-Nübüvvet İlişkisi" başlığı altında değerlendirmelerde bulundu.
Son 50-60 yılda dünyada meydana gelen hadise ve modern dönemin ortaya çıkardığı neticelerin, sadece Müslümanlar veya başka din mensuplarıyla ilgili olmadığını belirten Türker, bütün insanlığa yayılan bir kriz yaşandığını belirtti.
Hayatın pek çok alanına yayılan krizin temelde iki alanda özetlenebileceğini aktaran Türker, bunlardan birincisinin ahlaki kriz olduğunu anlattı.
Türker, genel olarak ahlaki tefekkürün modern dünyada nasıl olacağıyla ilgili büyük bir kriz yaşandığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Fiilen Batı düşüncesi ve medeniyetini de içine alacak şekilde genişlemiş olan bir ahlaki kriz var. Bu ahlaki kriz çok kısaca şöyle özetlenebilir. Ahlakın zemininde ya metafizik yahut kelam bulunuyordu. Yani Antik Yunan'ı dikkate aldığımızda ahlakın zemininde metafizik bulunuyordu, İslam dönemini dikkate aldığımızda metafizikle birlikte kelam ve tasavvufun metafiziği gibi alanlar bulunuyordu. Modern Batı düşüncesi süreç içerisinde bu alanları ahlakın altından çekti, yerine bilgi teorisini koydu. Bilgi teorisi de eğilimi temellendirme değil, tam tersine kendini ayırma üzerine kurulu. Ahlak, kendisine özgü bir olgu alanı ve konuşma zemini, kendisine tahsis edilmiş bir bilgi alanı olup olmadığı problemiyle karşı karşıya kaldı. Bu esaslı bir kriz olarak günbegün hayatın bütün alanlarına sirayet eden hususiyete sahip. İkinci büyük kriz ise metafiziğin, yani insanın Allah'a, bütün varlığa, ahirete bakan tefekkürünün aslında modern dönemde süreç içinde bilimsellik payesini kaybetmesi, yahut bilimin genel söyleminde böyle bir kanaatin oluşması."
Vahdet ve tevhid şuuru
Türk Tasavvuf Musikisi ve Folklorunu Araştırma ve Yaşatma Vakfı Başkanı Ahmet Özhan ise "Ötekisizlik Metafiziği" başlıklı konuşmasında vahdet ve tevhid şuuruna ermenin manasına vurgu yaptı.
Tek meselenin iman sahibi olmak olduğunu belirten Özhan, İslam coğrafyasında yaşananlara dikkati çekerek, "İslam coğrafyasındaki fecaate bakar mısınız, burada muhataba kabahat bulmaktan ziyade 'Ben niye buna duçar oldum' diye düşünmek gerekmez mi?" ifadelerini kullandı.
Vakıf Başkanı Özhan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tevhid ve nübüvvet. O kadar açık ki, o kadar sere serpe ki hakikat. Tevhid, birlik. Bunu bireysel olarak alabiliriz, sosyolojik olarak alabiliriz, ontolojik olarak alabiliriz. Bugün bireysel olarak ne kadar biriz, ne kadar dostuz, ne kadar tolerans sahibiyiz, ne kadar birbirimizin eksiğini, gediğini, ihtiyacını karşılamak için gayret sarf ediyoruz? Bireylerde bu kadar kopukluk olursa o toplumdaki homojenliği aradığınız zaman bulabilir misiniz? Meseleyi ontolojik olarak düşündüğümüzde varlığın tekil tümelliği söz konusu edildiğinde bunu yeteri kadar algılamazsak ötekisizliği kavrayamayız. Bugün her türlü derdin bitmesi, çaresine ulaşması için yegane yol tevhittir, neticesi ötekisizliği algılayabilmektir. Sen-ben meselesi değil biz meselesidir."
Varlığın izafi ve göreceden ibaret olduğunu kaydeden Özhan, "Bunu kavradığımız zaman kavga, kıskançlık, haset, iftira, dedikodu, savaşlar biter. Silah çektiğin kendinsin. Bunu kavrayıncaya kadar meseleye mesai harcamamız lazım. Bunu kavramadan, ötekisizliğin metafizik boyutunu tam manasıyla kavramadan, hepimizin hayalden ibaret olduğumuzu kavramadan hiçbir yere varamayız, bu kadar naif ve basit bir gerçektir ama hiçbir obje asıl değildir, objenin muhtevasında bulunan ilmi açılımdır gerçek olan. O da Cenabıhakk'ın azim sıfatının açığa çıkışından ibarettir. İşte bu sempozyumun derdi, yani derdimiz bunu kavrayabilmektir." şeklinde konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından sempozyumda "İslam Medeniyet Birikimi İnsanlık İçin Ne İfade Eder?" ve "Nübüvvetin Mistik Yöntem ve Bilgiyle İlişkisi" başlıklı oturumlar gerçekleştirildi.
Oturumlarla devam eden sempozyum kapsamında saat 19.00'da Türk Tasavvuf Musikisi ve Folklorunu Araştırma ve Yaşatma Vakfı İcra Heyeti tarafından, Mustafa Hakan Alvan'ın şefliğinde "Tevhid Etsin Dilimiz" başlıklı tasavvuf musikisi konseri icra edilecek.