“Suskunluğun asaletinden olsun“ demiş Mevlana. Şimdiye kadar, bazı kişileri ve kurumları ciddiye almadığımdan asaletim gereği susmayı tercih ettim.
Bugün susmayacağım, aksine haykıracağım, açacağım kutuyu, söyleyeceğim kötüyü. Kimin nasibine ne düşerse, kimler ne alırsa, kimlere nasıl dokunursa dokunsun, nerelerini acıtırsa acıtsın… Susmayacağım, söyleyecek çok sözüm var. Çünkü bu ayıp siyasetçilerindir, utanması ve yüzü kızarması gerekenler onlardır.
İstanbul’da “Karahan Grup Myran Tekstil ve Bilka Giyim“ sahibi ve triko sektöründe yaklaşık otuz yıldır faaliyetini sürdüren sınıf arkadaşım, iş insanı Ramazan Karahan yaklaşık iki yıla yakın süredir doğup, büyüdüğü, okuduğu ve iş insanı olmasında çok büyük katkıları olan memleketi Kırşehir’e vefa borcunu ödemek için yüzlerce insanın çalışacağı bir tekstil fabrikası kurmak isteyerek Kırşehir’e geldi ve düşüncelerini benimle paylaştı. Ben de bu güzel, vefalı ve onurlu düşüncesinden dolayı kendisine teşekkür ederek kendi adıma her türlü desteği vereceğimi söyledim.
Değerli iş insanı arkadaşım sırasıyla o dönem Kırşehir Valisi olarak görev yapan Sayın İbrahim Akın ve Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu başta olmak üzere kendisine yardımcı olabilecek sivil toplum kuruluşlarıyla ve organize sanayi bölgesi yöneticileriyle görüştü. Ama hangi akla, mantığa ve kime hizmet ettikleri belli olmayan muhteremler İş İnsanı Ramazan Karahan’a bir türlü yer vermediler, çeşitli bahaneler ürettiler. “Tamam size yirmi dönüm arsa vereceğiz” dediler, aradan biraz zaman geçince “Yok efendim size arsa veremeyeceğiz” diyerek anlamsız, tutarsız söylemlerde bulundular.
Kırşehir’de bu olaylar gelişirken hangi köstebek kanalıyla nasıl haber aldılar, kim ve kimler haber uçurdu? İş İnsanı Ramazan Karahan’ın Kırşehir’e tekstil fabrika kuracağını öğrenen Niğde ve Aksaray illeri yöneticileri, fabrikayı kendi şehirlerine kurmalarını, kaç dönüm arsa istiyorsa vereceklerini, her konuda yardımcı olacaklarını söyleyerek sürekli aradılar.
İş insanı ve sınıf arkadaşım Ramazan Karahan tüm iyi niyetiyle Niğde ve Aksaray illerinin yöneticilerinin tekliflerine “hayır” diyerek memleketi Kırşehir’e fabrika kurmak ve yüzlerce insana ekmek yedirmek için yılmadan büyük mücadeleler vermeye devam etti, görüşmeler yaptı ama sonuç alamadı.
Geçtiğimiz yıl eşimin annesinin rahatsızlığı nedeniyle yaklaşık üç ay Eskişehir’de kaldık. Değerli iş insanı arkadaşım Ramazan Karahan beni arayarak girişimlerinden sonuç alamadığını söyleyince kendisine “Canım Kardeşim bu iş artık senin değil benim işim, bu durumu köşeme taşıyarak gündeme getireceğim, Sayın Valimiz olmak üzere yetkililere seslenerek çözüm bulmaya çalışacağım“ dedim ve konuyu köşemde yazdım. Yazımdan sonra Sayın Valimiz Hüdayar Mete Buhara Başkanlığında toplantılar yapıldı ve “Nasıl bir çözüm bulabiliriz?” dendi ve en sonunda Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu devreye girerek Belediye’ye ait bir alanda kendisine yer vererek fabrika kurmasına vesile oldu.
İş İnsanı arkadaşım Ramazan Karahan da, ben de “Buna da şükür!” diyerek sevindik, rahatladık ve Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu’na teşekkür ettik.
Şu an fabrika faaliyete geçme aşamasında. Geçtiğimiz hafta iş alımları için müracaat edenler mülakata çağrıldı hepsiyle yakından tanıdığım “Karahan Grup” Genel Koordinatörü Prof. Dr. Duran Bülbül hocam birer birer görüştü.
Bu görüşmeler yapılırken ben de iş insanı arkadaşım Ramazan Karahan’ı ziyaret ederek çayını içtim, sohbet ettim, yaklaşık iki saat gözlem ve incelemelerde bulundum. “Aman Allah’ım ilkokul mezunundan ortaokul mezununa, lise mezunundan üniversite mezununa iki yüz elli insanın alınacağı işe, üç bin insan müracaat etmiş. Müracaat edenlerin içinde 70 yaşında teyzeler vardı dersem şaşırmayın. Gerçekten 70 yaşında, 65 yaşında kadınlarımız vardı. Bazılarının eşi ölmüş, çocukları sahip çıkmamış, bazıları eşinden ayrılmış, bazılarının eşi ve kendisi de işsizler. “Umut fakirin ekmeğidir” sözünde olduğu gibi bir umut gelmişler mülakata. Acaba üç bin insan ve üniversite bitirmiş yüzlerce gencin içinde kendilerine sıra gelecek mi o da ayrı bir konu.
Yine aralarında üniversiteyi bitirmiş, imamlar, öğretmenler, makine ve elektrik mühendisleri vardı. Hepsinin tek amacı ekmek paralarını kazanacakları bir işlerinin olmasıydı.
Görmüş olduğum bu acı tablonun sorumlusu ne iş için oraya gelen insanların, ne de iş alımı için mülakat yapan Karahan Grup yöneticilerinindir. Bu acı tablo geçmişten günümüze kadar hayatta olan, olmayan görev başına gelen siyasetçilerin, iktidarların ve Kırşehir’in içinden çıkan milletvekilleri ve onların teşkilatlarınındır.
Bu utanç, eski okul ve kamu binalarını yıkıp, yenisinin yapılmasını hizmet olarak anlatanlarındır. Bu ayıp Çiçekdağı ilçesine yapılan yüzme havuzunu yatırım olarak gösterenlerindir. Bu utanç Kırşehir’e gelen yatırımları ya yatırımcıları “bizden değildir” diyerek engelleyenlerindir. Bu utanç kendi siyasi emelleri için Kırşehir’i feda edenlerindir.
İktidarın birisi “Kırşehir bana oy vermiyor!” diyerek en ağır darbeyi vurarak Kırşehir’i ilçe yaptı, ilçelerini elinden aldı, kolunu kanadını kırdı ve zorunlu devlet hizmetleri dışında hiçbir yatırım yapmadı. Sonrasında göreve gelen iktidarlar Kırşehir’e üvey evlat muamelesi yaptı, görmezden geldi.
Kırşehir’de Sahir Kurutluoğlu, Gökhan Maraş ve Ramazan Mirzaoğlu gibi hem bakanlık, hem milletvekilliği yapmış bir elin parmağıyla gösterebilecek üç veya beş milletvekilleri dışında kimse Kırşehir’i düşünmedi. Herkes kendisine çalıştı gününü gün etti. Giydi takım elbiseyi, topladı yalakaları etrafına, salladı başını, aldı maaşını, baktı keyfine.
Karahan Grup “Myran Tekstil ve Bilka Giyim“ için işe alınacak insanların sıradaki hallerini gördükçe geçmişten günümüze, hayatta olan ve olmayan kim olursa olsun Kırşehir’i ilçe yapan, haklarını gasp eden, gasp edilen haklarını tekrar vermeyen, Kırşehir’e hizmet etmeyen, yatırım yapmayan, gelen yatırımları engelleyen, insanların çaresiz ve işsiz kalmalarına sebep olan tüm siyasetçilere kahrettim, yazıklar olsun, hakkım helal olmasın, “Kırşehir insanının oylarıyla seçilerek milletvekili oldunuz, aldığınız maaş haram olsun, bu acı tablo, Kırşehir’de ki işsizlik, Kırşehir’in göç vermesi, gelişmemesi, büyümemesi sizlerin eseridir” diyerek veryansın ettim, “Mezarınızda nasıl yatacaksınız” diyerek haykırdım.
Çaresizlikten iş mülakatına gelen 70 yaşındaki teyzenin orada olması sizin ayıbınızdır. Üniversiteyi bitirerek öğretmen, mühendis olmak isteyen gençlerin boynu bükük halleri, çaresizlikleri sizlerin utancıdır dedim.
Tabi bu işin görünen yüzü. Bir de görünmeyen yüzü olup, üniversiteyi bitirip yıllarca iş bulamayıp, evinde oturan, işsizlikten ve parasızlıktan caddelere çıkamayan insanlarımız var. Onlarda hayata ve kaderlerine küsmüşler çaresizlik içerisindeler. Onlarında içinde bulunduğu durumlar sizlerin ayıbıdır dedim.
Dediklerimde ve düşündüklerimde bir hata göremiyorum. Eğer siyasiler Kırşehir’e üvey evlat muamelesi yapmasaydı, “bana oy vermiyor” diyerek ilçe yapılmasaydı, sanayi yatırımları gelseydi, yatırımcıların önü açılarak her konuda yardımcı olunsaydı, gerektiğinde bedava arsalar tahsis edilseydi ve yatırımcıların ayaklarına kadar gidilerek Kırşehir’e davet edilselerdi Kırşehir’de yetmiş yaşında ki teyzemiz de, üniversiteyi bitirmiş gencimiz de çaresiz kalmazdı.
Ayrıca Karahan Grup “Myran Tekstil ve Bilka Giyim“ sahibi İş İnsanı arkadaşım Ramazan Karahan ve değerli Koordinatör Prof. Dr. Duran Bülbül hocamla konuşmalarımızda Kırşehir için çok güzel ve büyük projeler düşündükleri, fabrikalarını, üretimi ve çalışan sayısını büyütmek, tekstil sektöründe sadece kendilerinin Kırşehir’e yatırım yapmakla kalmayacakları ve Türkiye genelinde tekstil sektöründe faaliyet gösteren firma sahiplerini Kırşehir’e getirerek Kırşehir’i tekstil sektörünün öncüsü bir şehir yapmayı hedefledikleri kanaatine vardım.
Bu nedenle ilimiz yöneticilerin kendileriyle sürekli görüşmeleri ve her konuda yardımcı olmaları, önlerini açmaları, destek olmaları, Kırşehir için, işsiz gençler için iş ve ekmek kapısı ve mutfakta kaynayan tencere olacaktır.
Bir başka konuda aldığım duyumlara göre on bir ilimizde meydana gelen depremlerden sonra deprem bölgelerinde fabrikaları yıkılan hasar gören iş adamları ilimize yatırım yapmak isteyerek yer aramışlar ama ne hikmetse Organize Sanayi Bölgesinde yer bulamamışlar ve Kırşehir’in değişik bölgelerinde yer arıyorlarmış.
Herhalde Kırşehir’e depremzedelerle birlikte iş insanları da gelerek yatırım yapmak isteyecekler. Öncelikle yapılması gereken bu insanlara kısa yoldan yer verilmesi, ikinci olarak ta Kırşehir Organize Sanayi Bölgesi’nin Petlas Lastik Fabrikası istikametine doğru büyütülmesi çalışmalarının olabilecek en erken zamanda yapılarak yatırımcılara verilmesidir.
Bu konuda başta iktidar partisine mensup siyasetçilere, ilimiz yöneticilerine ve sivil toplum kuruluşlarına büyük iş düşmektedir.
Bunu da yapamazsanız bu ayıp ve utanç sizindir.