Bu memleketin evlatlarına sahip çıkın…

 

Neden böyle bir yazıya gerek duydum.

Aslında haftalardır hep yazayım dedim ama nasip bu güneymiş.

Taşra denecek kadar küçük bir ilde yaşıyoruz ve bu şehirde yabancılar hariç neredeyse herkes birbirini tanıyor biliyor.

Yabancılar derken Erzurum, Yozgat, Gümüşhane, Artvin vs. illerinden gelip burada yaşamlarını sürdürenlere değil tabi ki sözüm. Çünkü onlar da bizim gibi Kırşehirli oldular artık.

Sözümüz 3-5 yıl için geçici süre şehrimize gelip devletin imkânlarından faydalanıp sözüm ona şurada buruda da devletin bir kademesinde görev alan kişilere ve bu kişileri o göreve getirenlere…

Ee, memleketin asıl evlatları var iken 3-5 yıl burada çalışıp sefa sürüp gidecek olan kişilere verilen itibar ne yazık ki bizim cenazemizde ağlayan, düğünümüzde oynayan bu memleketin öz evlatlarına o verilmedi. Hem de hiç verilmedi.

Bu memleketini de tıpkı ülkesini sever gibi karşılıksız seven insanlara neden değer verilmez anlamış değilim.

Bu insanlar burada doğup büyüdüler ve burada da ölecekler.

İşe alım olur dışarıdan torpil ile alım yapılır, bir kuruma müdür atanacak olur dışarıdan müdür gelir, bunun gibi bir sürü şey yazıp anlatabiliriz.

Sizler bizim ne demek istediğimizi çok iyi anlıyorsunuz aslında.

Sözün özü bu memleketin çocuklarında da liyakat var, akıl var, çap ta var, omurga var önemlisi insanlık ve adamlık var.

Emin olun bu çocuklar size yanlış yapmazlar, sizi satmazlar, namussuzluk asla yapmazlar.

Elinizi vicdanınıza koyun ve ona göre hareket edin.

Her yerde horlanan küçük görülen bu memleketin evlatları olmak zorunda mı?

Yoksa bu insanlar bizim nasılsa bir şeyler yapsak ta yanımızdalar yapmasak ta mı diye düşünüyorsunuz?

Ya da siz bu insanlara değersiz olduklarını mı söylemeye çalışıyorsunuz.

Evet, aynen öyle yıllardır da öyle oldu.

Bunlar için bir şey yapsanız da yapmasanız da hep yanınızda karşılıksız durdular durmaya da devam edecekler.

Ama yeter artık sahip çıkın bu insanlara…

Yoksa yarın üzülür hem de çok üzülürsünüz…

Benden demesi…

Bir fıkra ile bitirelim…

Beş para etmez fıkrası;

Kavga eden iki arkadaştan birisi diğerine;

“Sen beş para etmez adamın birisin” deyince diğeri alaycı bir gülümseme ile; “Öyleyse ispat et de görelim” dedi.

Hemen bir taksi çağıran adam, taksiciye, “Söyle bakalım, beni kasabaya kaça götürürsün?”

Taksici; “Yüz elli TL” dedi.

Adam; “Peki, arkadaşımla birlikte kaça olur?”

Taksici, “Değişmez” diye cevap verince adam dedi ki:

“Gördün mü? Seni hesaba bile katmıyor. Şimdi anladın mı, beş para etmediğini?

Bilmem anlatabildim mi…

Kalın Sağlıcakla…