Ülkemizde koranavirüs salgınının engellenmesi için alınan yasak ve tedbirler artarak devam ederken, toplum olarak inanın paranoyak olduk.
Aman kimseyle tokalaşmayın…
Aman kimseyle 2 metreden az mesafede yan yana gelmeyin…
Aman ellerinizi sürekli dezenfekte edip, bol sabunlu suyla yıkayın…
Aman toplu taşıma araçlarına binmeyin…
Aman şunu yapmayın, bunu yapmayın, ona dokunmayın, buna dokunmayın gibi bir sürü uyarı ve önlemler…
Gerçekten bu virüs hayatımıza öyle bir girdi ki, artık her şeyden korkar, endişe eder olduk.
Ülke genelinde alınan yasak ve tedbirler Kırşehir’de de kısa sürede yürürlüğe konuluyor. Bu kapsamda bir çok işyeri kapatıldı, bir çoklarına sınırlama getirildi. 65 yaş üzeri ve kronik hasta olanlar ile 20 yaşına kadar çocuk ve gençlere sokağa çıkma yasağı getirildi. Büyük şehirlerde günlerce sokağa çıkma yasağı ve il dışına çıkma yasağı kondu. Asker uğurlama törenleri yasaklandı. Şehirlerarası yolcu taşımacılığına sınırlama getirildi, hava yolu ve demiryolu seferleri durduruldu. Camiler kapatıldı, insanlar Cuma namazlarını, patta bayram namazlarını bile kılamadı.
Koronavirüsten hayatını kaybedenlerin büyük kısmının yaşlılardan oluşması sonucu virüsten en çok 65 yaş ve üzerindeki vatandaşların etkilendiklerinin belirlenmesinin ardından alınan sokağa çıkma yasağı ile birlikte Kırşehir Belediyesi de sık sık Belediye hoparlöründen duyurular yaparak 65 yaş üstü vatandaşlar ile 20 yaşın altındakilerin sokağa çıkmamaları konusunda sık sık uyarılar yaptı.
Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının Türkiye’de de görülmesi ardından önlemler artırıldı. Koronavirüs tehdidi nedeniyle Kırşehir’de meydanlar ve caddeler boş kaldı. Kentin en işlek yerlerinden Cacabey Meydanı başta olmak üzere birçok park ve sokaklar sessizliğe bürünürken, parklardaki bankların çevresi güvenlik şeridi içine alındı.
Kırşehir Belediyesi ekipleri kentte koronavirüs salgınının yayılmasını önlemek için tedbir aldı. Ekipler, halkın en çok kullandığı toplu yaşam alanlarını dezenfekte etti, halkın yoğun olduğu Pazar yeri girişleri ile caddelere dezenfekte tünelleri koydu ve vatandaşları evlerinden dışarıya çıkmamaları konusunda uyardı, hatta maske dağıttı.
Evet, bu virüs bize çok şeyler öğretti.
Hiç elini yıkamadan sabahtan akşama, hatta yatana kadar yaşayanlara temizliği öğretti.
“Bu hastalık daha çok yayılacak, alışveriş merkezleri kapatılacak!” dedikoduları yayılınca insanlar marketlere hücum etti.
Kolonya ve temizlik ürünleri kısa sürede bitince bu ürünler karaborsaya düştü, fırsatçılar bu ürünlerin fiyatını 4’e, 5’e katladı!
Un, makarna, pirinç, çay-şeker, yağ gibi temel tüketim gıdalarını yağmaladı.
Ne de çok korkarmışız meğer virüsten, bu da ortaya çıktı.
Zaten biz millet olarak geçmişte atalarımızın yaşadığı kıtlıkları duyduğumuz için evlerimizde bol bol yiyecek ve içecek bulundururuz. Ama şimdi bulundurmak yerine adeta depoladık. Sanki depoladıklarımız hiç tükenmeyecek gibi!
Tabi halkımıza da hak veriyoruz tabi. Çünkü fırsatçı insanlar kısa sürede ortaya çıkıyor ve ürünleri adeta karaborsaya çevirip, fiyatlarını kat kat arttırıyor. Vatandaş fırsatçıların deposunda durması yerine kendi evinde bulunmasını istiyor o kadar!
İşte Kırşehir’de gördük. Bayramda 4 gün sokağa çıkma yasağı uygulanacak diye arifeden bir gün önce marketleri, manavları, fırınları, kısaca gıda satılar tüm işyerlerini adeta yağladık, terekte ürün bırakmadık, saatlerce ekmek kuyruklarında bekledik. Oysa bayram süresince ekmek satan fırınlar evimizin önüne kadar ekmek getirdi.
Ama gerçekten gördüğümüz yağmalamalara bakınca insan üzülmeden edemiyor tabi.
Biz sadece bu günler de mi marketleri ve alışveriş merkezlerini yağmalar olduk. Elbette ki hayır.
Adamın cebinde beş kuruş parası yok, ama kredi kartıyla adeta marketi boşaltıyor. Sonra ödeme günü gelince perişan oluyor, ondan bundan dilenerek yatırıyor, ya da asgarisini ödeyerek durumu böylece aylarca idare ediyor, sonrası “Allah kerim!” diyebiliyor.
Dedim ya bu virüs bize çok şeyleri öğretti.
Marketleri yağmalarken, elimizi yüzümüzü yıkamayı da öğretti.
Hani “Bize bir şey olmaz!” diyenler ne oldu?
Nerde kahramanlık, cengâverlik!
Hani tanklarımız, toplarımız, füzelerimiz, S-400, S-500’lerimiz vardı?
Ne oldu bunlar ortada hiç gözükmeyen belki minnacık bir virüsü bile yok edemediler?
Yazıklar olsun dünyayı yöneten dev ülkeler!
Hani çok güçlüydünüz?
Nerde kaldı güçlü olduğunuz?
Elinde binlerce, belki de milyonlarca füzeniz, tankınız, topunuz, askeriniz, araç ve gereciniz, teknolojiniz olmasına rağmen bir virüse kayıtsız-şartsız teslim oldunuz.
İnsanları evlerinden dışarıya bile çıkartmayan sömürgeci ülkeler, demek ki her şeyiniz şişirme ve boşmuş!
Bu virüs bizim gerçek yüzümüzü, yiğitliğimizi, cesurluğumuzu ortaya çıkarıverdi.
Evet, görünmeyecek kadar küçük bir şey hızla hayatımıza girdi ve dünyaya “dur” dedi.
Dünyanın kontrolünün bize ait olmadığını öğretti korona.
İşte ülkemizde 2,5 aydır alınan kararlar ve tedbirler sonucu koronavirüs biraz kontrol altına alındı gibi geliyor. Umarım en yakın zamanda “Korona kâbusu sona erdi” sözlerini duyacağımız bir sabaha uyanırız ve dilerim ki bu virüsten öğrendiklerimizi unutmayarak, kalan hayatımızı bu bilinçle daha dolu dolu yaşarız.
Ne diyelim. Allah devletimize, milletimize bu zor günleri aşacak güç ve sabır versin.
***
Biraz da gülelim!
Ramazan bitti…
Nasrettin hocaya sormuşlar:
- Hocam Ramazan bitti gidiyor. Acaba bizden memnun kalmış mıdır?
Hoca:
- Tabi ki kalmıştır. Yoksa her yıl on gün önce gelir miydi.
- Ama hocam biz böyle bereketli, mübarek bir ayın gitmesinden büyük üzüntü duyuyoruz.
Hoca:
- Üzüntünüzün de farkındayım. Yoksa gittikten sonra 3 gün bayram yapmazdınız!
***
Sevdiğim bir söz
“Paran varsa; insanlar seni tanır. Paran yoksa; sen insanları tanırsın.”