Türkiye olarak bir yerel seçimleri daha geride bıraktık. Ben bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde İstanbul’un yeni Belediye Başkanı henüz netleşmediği için burada bir kargaşa devam ederken, seçmenlerin oylarıyla Belediye Başkanları seçilen il, ilçe ve beldelerin yeni başkanları mazbatalarını aldılar, devir teslim törenleriyle görevlerine başladılar.
Kırşehir’de 10 yıl görev yapan Yaşar Bahçeci de yeni seçilen Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu’na görevini devretti.
Kırşehir’in çiçeği burnundaki yeni Başkanı Ekicioğlu bir yandan hemşehrilerinin tebrik ziyaretlerini kabul ediyor, diğer yandan da Belediye’nin son durumu hakkında bilgiler alıp, ekibini oluşturmaya çalışıyor.
Başkan Ekicioğlu’nun görevinin zor olduğunu görüyor ve anlıyorum. Herkesin kendisinden beklentileri çok yüksek.
Dürüst, çalışkan bir kişiliğe sahip olan Sayın Ekicioğlu’nun en büyük sorunu halkın kendisinden iş beklentilerini karşılamak.
Kırşehir Belediyesi’nde şu an kadrolu, ya de taşeron kaç kişi istihdam ediliyor bilmiyorum, ama tıka basa dolu olduğunu biliyorum.
Bir yandan seçim sürecinde “kimsenin işiyle, aşıyla oynamayacağız” sözü veren, bir yandan da kendisinden iş bekleyen seçmenlerin beklentileri karşısında Başkan Ekicioğlu’nun işinin de o kadar zor olduğunu biliyoruz.
Sayın Başkan bu konuda nasıl bir yol izleyecek, ne yapacak bilmiyorum ama gelen talepler karşısında büyük sıkıntılar yaşayacağı da ortada…
Elbette bir Belediye Başkanı hem ekibini kuracak, hem de mevcut çalışanları çalıştıracak, hem de insanların iş ve aş beklentilerini karşılamak için çaba harcayacak.
Ama Sayın Ekicioğlu göreve başlayalı henüz bir hafta olmuşken, insanların bu kadar kısa bir süre içinde ondan çok şeyler beklemesinin de yanlış bir tutum olduğunu düşünüyorum.
Önce kendi ekibini oluşturacak ki, izleyeceği yol haritasını ortaya koyacak, yeni istihdam alanları oluşturup, insanların iş beklentilerine fırsat verecek.
İşte Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu, göreve başlar başlamaz ilk iş Belediye çalışanlarıyla bir toplantı yapıp, istek ve beklentilerini ortaya koydu, hem uyardı, hem de moral verdi, Kırşehir’i birlikte yöneteceklerinin altını çizdi.
Başkan Ekicioğlu, “İşten atacaklar, birilerini getirecekler algısına sakın inanmayın. Ben koşan bir insanım, benimle birlikte koşan devam eder. Koşamayan arkada kalırsa ona da bay bay ederiz” derken, kimsenin Belediye’nin malı ve çiftliği olmadığını üstüne basa basa vurgulaması da dikkat çekiciydi.
“Benim sizlerden farkım yok. Sizin içinizden çıktım. Belediye tesislerinde hiçbir seçilmişe özellik tanınmayacak. Şeffaf ve adil olacağız. Ben de içtiğim çayın parasını ödemek zorundayım. Oralar benim çiftliğim değil” diyerek Kırşehir halkının yüreğine de su serpti.
“Hiç kimseyi işten çıkarmayacağız” diyerek çalışanları rahatlatan Başkan Ekicioğlu, “Bunu kesinlikle bilmenizi istiyorum. Hiç kimsenin nereli olduğu değil, ne yaptığına ve nasıl çalıştığınıza bakarız. Çalışanın başımızın üstüne yeri vardır. Hiç kimseye kimin zamanında girdin, nerelisin, siyasi görüşünüz ney bu tür şeylere meyil vermeyin. Belediye’nin bir kâğıdını dahi hesaplamak durumundayız. Belediye’yi kurumsal hale getireceğiz” dedi.
Doğru söze ne denir ki!..
Evet, demokrasi sandıktır, sandıktan sonuç ne olursa herkesin buna saygı duyması gerekiyor.
Bugün Kırşehir’de seçim sonuçlarını kime sorarsanız sorun, herkes Ekicioğlu’nun kazanmasının normal bir sonuç olduğunu ifade ediyor.
İfade ediyor, etmesine de işinin de zor olduğunu söylemeyi de unutmuyor.
Elbette Başkan Ekicioğlu’nun işi zor, bunu kendisi de, Kırşehirliler de, çalışanlar da biliyor.
O zaman Kırşehir’de herkesin bu zor ve sıkıntılı süreçte Başkan Ekicioğlu’na destek vermesi gerekmiyor mu?
“İş te iş, kadro da kadro!” diye onu sık boğaz etmek, onu daha da zora sokmanın kimseye faydasının da olmayacağını unutmamak gerekiyor.
Bugün gerek Kırşehir Belediyesi’nin çeşitli noktalarında çalışan, geçmişte müdürlük, şeflik yapmış, ancak AK Parti’li belediye yönetimleri tarafından oraya buraya savrulan, horlanan, dışlanan insanların bugün bir beklenti içine girmelerini de doğru ve etik bulmuyorum.
Başkan Ekicioğlu’nun ekibini kurarak rahat bırakılmasını, liyakati önde tutarak bunu yapmasına izin verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Malumunuz Selahattin Ekicioğlu’nun partisi CHP, bu seçimde İYİ Parti ile ittifak yaptı. Yani iki partinin bu konuda ortak bir çalışması olacak. Her parti elbette kurulacak ekip konusunda bir takım görüşler ortaya koyacak, değerlendirilecek, çalışılacak ve son karar verilecek.
Gerek bu iki partinin il başkanları, parti yönetimleri, gerekse Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu’nun “Benim adamım olsun da isterse çamurdan olsun!” mantığıyla hareket edeceklerini düşünmüyorum, düşünmek te istemiyorum.
Eğer CHP ve İYİ Parti İl yönetimleri Kırşehir’i seviyorlarsa, Kırşehir’de Ekicioğlu’nun başarılı olmasını istiyorlarsa, Sayın Ekicioğlu’na yardımcı olmaları ve rahat bırakmaları gerekir diye düşünüyorum. Kaldı ki benim inandığım Ekicioğlu’nun da iki parti il başkanlarının da her türlü baskı ve zorlamalara gelmeyeceklerdir.
Kırşehir küçük bir kent. Fısıltılar dilden dile. Hatta dedikodular kulaktan kulağa yayılmaya bile başladı. “Falanı müdür yapıyorlarmış, şu kişileri işten atıyorlarmış!, Belediye’ye şu kadar yeni adam alıyorlarmış” diye aslı, astarı olmayan dedikodular kulağımıza gelmeye bile başladı.
Ne olur yapmayın, etmeyin, böyle şeylerle Kırşehir’e zarar vermeyin!
Belediye Başkanı Ekicioğlu’na zaman tanıyın, çalışmasına imkân sunun.
Önceki gün bir esnaf arkadaşımla görüştüm, dedikodudan, fitneden dem vuruyor ve veryansın ediyor.
“Abi Selahattin başkan çok dürüst bir kişi. Kendisiyle akrabalık bağlarımız var. Bunu bilenler akın akın işyerimize gelerek yalvarıp, yakarıp, bizden çocuklarına, kendilerine iş talebinde bulunuyorlar. Yav abi biz İş ve İşçi Bulma Kurumu değiliz ki. Kaldı ki Belediye’nin de böyle bir şansı yok. Ne kadar işsiz varmış memlekette. Vallahi yemin olsun işimize gücümüze bakamıyor, inanın ki işyerimize gidemeyecek duruma geldik…”
İşte böyle bir şey…
İnsanlar özellikle iş ve aş konusunda Başkan Ekicioğlu’ndan büyük beklenti içinde. Ama daha dün bir, bugün iki nerde bulacak Ekicioğlu işi?
Özetle Kırşehir halkının Başkan Ekicioğlu’na biraz zaman tanıması ve yeni istihdam alanları oluşturmasına fırsat verilmesini sağlaması gerekir. Yoksa mevcut belediye çalışanlarını kapının önüne koyup, kendilerini almalarını isteyenler varsa daha çok beklerler diye düşünüyorum.
Son olarak burada Başkan Ekicioğlu’nun sözünü Kırşehir Belediyesi’nde çalışanların da kulaklarına küpe etmelerini öneriyorum:
“Ben koşan bir insanım, benle birlikte koşan devam eder. Koşamayan arkada kalırsa ona da bay bay ederiz.”
***
ANLAYANA…
Kardeşlik!
Mevlâna müritleriyle dolaşırken birkaç köpek birbiriyle oynaşıp duruyorlarmış...
Müritlerden biri “Ne güzel değil mi kardeşlik!” demiş.
Mevlâna gülmüş:
“Ortalarına bir kemik at da kardeşliklerini o zaman gör!”
***
Biraz da gülelim!
Ne tekme atıp duraysun?
Evli bir kadının üç sevgilisi varmış.
Kocası seyahate çıkmış ve Temel’i eve çağırmış.
Temel tam eve geliyor, bir süre sonra kapı çalıyor.
Kadın "Eyvah kocam!" deyip Temel’i bir torbaya sokuyor. Hatun kişi kapıyı açıyor, başka bir sevgilisi...
Onu da içeri alıyor. Bir kapı sesi daha...
yine "Eyvah kocam!" diyor, açıyor kapıyı üçüncüsü…
O da içeri ve torbaya...
Biraz sonra kapı yine çalıyor, bir bakıyor ki, bu kez gerçekten kocası...
Adam torbaları görünce "Bunlar ne?" diye soruyor...
Karısı, "Pazardan alışveriş yaptım hayatım" diyor...
Adam gidiyor, birinci torbaya bir tekme sallıyor.
Torbadan "gıtgıdaak" sesi geliyor...
İkinciye basıyor tekmeyi, "meeee" sesi geliyor...
Üçüncüye atıyor, ses yok!.. Bir daha yine ses yok!.. Çok sert bir tekme daha atınca, torbadan Temel'in sesi geliyor:
"Ula ne tekme atıp duraysun, hacan ses gelmiysa ya soğandur, ya patatis!.."
***
Sevdiğim bir söz
“İnsan yaşamı soğana benzer. Kat kat soyarken zaman zaman ağlatır.”
C. Sandbug
***
Günün Şiiri
Kuraklık
Güneşten yanmış, terkedilmiş yerlerde
Gözlerim kurumuş kaynaklar gibidir
Kuraklıktan yazın o sıcağında
Bir damla yağmura
Özlem çeken toprak gibidir gözlerim
Bir türlü boşanmaz, bilirim
Ruhum yanar gözyaşlarından yoksun
Bir belgedir bu ancak, bilmelisin
Kendiliğinden değil, susuzluktan yanar
Bitkiler, açlıktan söner evren
Ve bir daha dönmeyecekler için
Çığlıkla ağlamaya gelmez nedense
Blaje Koneski (Varlık-1970)