Benim yazılarımı takip eden okuyucularım yazımızın konusunu niye yarım bırakıp başka konulara değindiğimi merak etmişlerdir. Yazıma başlamadan önce bu konuda açıklama yapma gereği duyuyorum. Bir müddet ülkemizin beka sorunu olarak nitelendirilen ve her ağzı olanın (bilgisi olsun olmasın ) fikir beyanında bulunduğu Türkiye’nin tapusu Lozan ve Talat Paşa hakında cahilce konuşmalar ve beyanlar olduğunda benim, bu iki önemli konu hakında yazı yazmaya zorunlu olduğumu hissettim ve bulduğum kaynaklardan gazetemizde yayınlanmak üzere 3 ay süren haftalık yazılarımı kaleme aldım. Tabii bu süre içinde Atatürk’ün liderlik özellikleri konulu yazıma ara vermek zorunda kaldım.
Bu haftadan itibaran Yeniçağ Gazetesi’nde tefrika halinde yıllar önce yayınlanan “Atatürk’ün Liderlik özelikliği” konusuna gazete arşivimden yararlanarak devam edeceğim
Mustafa Kemal Şam’a tayin edilmiştir. Topçu stajına gitmeden önce, Beyrut’ta arkadaşları ile bir görüşme yapar. Bu görüşmede onlara “…Dava, yıkılmak üzere bulunan bir İmparatorluktan, önce bir Türk Devleti çıkarmaktır” der.
1906’dan beri Atatürk’ün tavırlarında, tutum ve davranışlarında bu büyük düşünce parlamaktadır. Bu sebeple Şam’da kurduğu “Vatan ve Hürriyet Cemiyeti”ni Selanik’t de kurar. O kuruluşta daha sonra İttihat ve Terakki’de büyük rol oynayanlar arasında bulunan Ömer Naci gibi arkadaşları O’nun liderliğini kabul ederler. Bu ihtilal cemiyetinde çalışırlar. Daha sonra Selanik’e tayin edilir. Bu, Türk Devletini kurma fikrini daha etraflıca anlatır. Atatürk, İttihat ve Terakki arkadaşlarına der ki: Meşrutiyetin ilanı yeter çare olmaz. Cemiyet, bir siyasi parti haline gelmelidir. Meşrutiyenin ilanından sonra da hükümeti ele almalıdır. Bu vazifeye önceden hazırlanmak gerek. Bunun için derhal bir plan ve program hazırlanmalıdır. ASksi takdirde, ikinci meşrutiyetin de birincisinin akıbetine uğrar.” Ve devam eder: “Meşrutiyet köhneleşmiş ve insicamını kaybetmiş olan Osmanlı İmparatorluğunun gövdesi üzerinde değil, aksine Türk çoğunluğunun yaşadığı kısım üzerine oturtulmalıdır. Düşmanların yani büyük devletlerin yapacağı bir tasviye yerine ihtilal idaresi kendi başına bir Türk devleti kurmalıdır.”
Atatürk, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılacağını kesinlikle görüyordu. Bütün korkusu bu yıkılışın altında Türklerin kalarak ezilmesiydi. Görünüşe göre, koskoca İmparatorluğun müdafaası Türk çocuklarını omuzlarına yüklenmişti. Milliyetçilik akımı dolayısıyla azınlıklar kendi menfaatlerini sağlamaya çalışıyorlardı. Ayrıca da komşu ve aynı ırktan olan devletlerle birleşmek için fırsat kollamakta idiler.
Gel gör ki Atatürk’ün bu şekilde bir muhakeme yürütmesi ve bunu hemen her yerde apaçık söylemesi, ittihatçı arkadaşlarının hiç de hoşlarına gitmiyordu. Onlar için asolan temel görüş, Osmanlı birliğini sağlamaktı, Oysa milliyetçilik akımı, Hıristiyan azınlıkların ayrılma çabaları ve yeni bir devlet kurma istekleri gibi sebepler dolayısıyla Osmanlıcılık mümkün değildi. D. edecek