“Maraş’tan haber geldi”, “İmdat, yardım" diyordu,
Maraş’tan Hatay’a dek toprak insan yiyordu.
Ölümün adı deprem, on binlerce can gitti,
Binlerce ocak söndü, üstünde baykuş öttü.
Bir tarafta yağmur var, bir tarafta yoğun kar,
Sığındığı evleri binlere oldu mezar.
Uykunun tatlı vakti saat tam dört on yedi,
Deprem denen felaket nice canları yedi.
Kırk saniye içinde harap oldu Maraş’ım,
Osmaniye kan ağlar, Adana’da gözyaşım.
Ne hayaller yıkıldı, ne umutlar yok oldu,
En güzel sitelerin enkazı ceset doldu.
Adıyaman’da kader, Kilis’te alın yazı,
Bu haram tekkesine kimler verdi cevazı.
Önceki depremlere bakıp dersi aldık mı?
Demirden, çimentodan, kumdan yine çaldık mı?
Şu topraktan yığınlar hepsi birer siteydi,
Yalan dünyada cennet cennetten de öteydi.
Masumların canını çalan alçak hırsızlar,
Çalanlara göz yuman onay veren arsızlar.
Hatay yerle bir oldu, hayalet şehri gibi,
Bu sizin eseriniz, sizler bunun sebebi.
“İmdat” diye bağıran enkaz altında canlar,
Çaresizlik içinde kalıp öldü insanlar.
Yavrusunu yitiren anaların feryadı,
Kimsesiz çocukların nasıl bilinir adı.
Deprem gafil avladı, tipi bastırdı birden,
Donarak ölenler var, bir şey gelmiyor elden.
Malatya can pazarı, Antep’im kara bağlar,
Bütün millet yas tutar, bütün millet kan ağlar.
Nice genç kızlar gitti muradına ermeden,
Nice yiğitler gitti sefasını sürmeden.
Kader deyip geçmeyin, adı ihmaldir bunun,
Sonu hüsrana çıkar hileli her oyunun.
Diyarbakır pek mahzun, Urfa sessiz duruyor,
Yıl iki bin yirmi üç insafsızca vuruyor.
Kaç parçaya bölünmüş sapasağlam insanlar,
Dünya yardıma koştu, kardeş oldu insanlar.
Ozan Turgut yaralı, yüreği yangın yeri,
Asrın felaketi bu, görülmedi benzeri.
Veysel TURGUT