Tarihin akışını değiştiren 15 Temmuz 2016 günü gecesi, sıcak bir yaz günü insanlar işinde gücünde. Çiftçi tarlasında, işçi fabrikasında, kurumlarda ve kuruluşlarda çarklar öyle ya da böyle dönüyordu. Memleketin üzerine yıllardır çöken bulutlar adeta sislenmiş ilişkilerle iyice kararmış ülke uçurumun kenarına getirilmişti.
O karanlık 15 Temmuz 2016 günü gecesinde yaşanan gelişmeler, açıklamalar, çelişkilerle dolu ifadeler, anlaşılamayan hadiseler televizyon kanallarından aktarılıyor ve bir millet ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. 12 Eylül 1980 askeri darbesini yaşamıştık ama sanki bu farklı bir hadiseydi. Akşamın erken saatlerinde sokaklarda silahlar patlıyor, tanklar insanları ezip geçiyordu, artık kan akmaya başlamıştı bir kere. 15 Temmuz 2016 günü, Cumhuriyet ve demokrasi tarihimizdeki unutulmayacak günler arasında kara bir gün olarak yerini de almış oldu.
Üzerinden altı yıl geçse de hafızalardan silinmiyor maalesef. Yıllar geçse de yine ülkemiz insanları konuşacak, hatta dünyada birçok ülke bile ne olduğu belli olmayan bu darbe girişimini yıllarca konuşacak tartışılacaktır. 15 Temmuz günü gecesi canlı yayınla izlediğimiz kanlı darbe kalkışması, ister emir-komuta zinciri içerisinde yapılsın, isterse de asker ve sivil bir grup tarafından yapılsın, sağdan gelsin, soldan gelsin kim yaparsa yapsın hangi yöntemle yapılırsa yapılsın kesinlikle kabul edilemez.
Esasında Cumhuriyeti, Demokrasiyi ve Hukuku savunmak bir vatanseverlik, yurtseverlik görevidir. Ülkemiz maalesef geçmişte de darbeler yaşadı, bunların hiç kimseye faydasının olduğu görülmemiştir. Zira darbelerle demokratik, laik ve çağdaş hukuk devleti anlayışının yok sayılması, birçok suçlu suçsuz yurttaşımızın hapislere atılması, insanların yaşamı süresince devlet hizmetlerinden yoksun bırakılmak suretiyle cezalandırılmaları, hatta kimi insanların idam edilmesi, gözü yaşlı analar, yetim kalan çocuklar gibi içler acısı zararlarını gördük ve yaşadık.
15 Temmuz 2016 günü gecesi de yapılmak istenilen geçmişte yapılan darbelerin daha beteri gibi milletimizin yaşamına getirilip servis edildi. Öyle anlaşılıyor ki, yıllarca siyasi iktidarlardan beslenerek gizli ve açıktan çalışmalar yürütmek suretiyle sinsice kurumların içine sızan terör örgütü özellikle Emniyet, Eğitim, Yargı ve de Asker içerisine yerleştirilenler, belirli bir kadrodan oluştuğu için bu denli tehlikeyi beraberinde getirmiş, ülke ekonomisine, siyasetine, demokrasisine ve hukukuna zarar vermiştir. Halen geldiğimiz 2022 yılında bile 15 Temmuz’un kara gecesi unutulmamış ve pek unutulacağa da benzememektedir.
Bugün, 15 Temmuz 2016 darbe kalkışmasının üzerinden altı yıl geçmiş olmasına rağmen, terör örgütü üyelerinin devlet kurumlarına nasıl yerleştirildikleri, nasıl terfi ettirildikleri, yüksek yargıya, Emniyete, Mülkiye ye, Orduya nasıl getirildiği, bürokratların hangi dönemlerde ve kimler tarafından bu görevlere getirildiği halen net bir şekilde açıklanmamış ve milletin bilgi edinmesi sağlanmamıştır.
Üzerinden bunca yıl geçmiş olsa da halen milletimiz FETÖ terör örgütü suçlularının ister kurumların içinde olsun, isterse de siyasilerin içinde, hangi mevki ve makamda olursa olsun tespit edilerek adalet önünde hesap vermelerini istemektedirler.