Suyun başına geçenler çalıyor,çırpıyor, haram demiyor yiyor. Geçmişte devlet adamları milletin hazinesi‘ne dokunmamışlar, alın teriyle kazandıklarını yemişlerdir. Osmanlı padışah’ı birinci Mahmut, kendi harcıyacağı parayı kuyumculuk yaparak elde edermiş. Bir gün veziri yanına gelmiş,sultanım ,bütün hazine sizin iken niçin böyle uğraşıp zahmete giriyorsunuz? diye sormuş. Sultan mahmut:“ Bire vezir çok kaba bir laf edersin, milletin hazinesi yine millet içindir. benim çalışmam ise alınteri dökülerek kazanılan helal paranın tadını unutmamak içindir.”Diye cevap verir. Hazreti Halid İslam ordularının komutanı iken, bir şaire bahşiş verir, ama ölçüyü kaçırır. yüksek bir bahşiş verir. Halife Hazreti Ömer, bu durumu öğrenir,Hazreti Halid’i çağırır:” Bu parayı kendi kesenden verdiysen seni israfla suçluyorum .Devlet kesesinden verdiysen emanete ihanetle suçluyorum .Her iki durumda da görevden alınman gerekiyor.” Demiş ve gereğini yapmıştır. Bir Sahabi halife Hazreti Ömer’i makamında ziyaret eder, selam verir oturur. fakat Hazreti Ömer selamı almaz,önündeki işle meşgul olmaya devam eder.Bir müddet sonra işini bitiren Hazreti Ömer, önünde yanan mumu söndürdükten sonra bir başka mumu yakar. Konuğunun gözlerinin içine bakarak “aleykümselam “der. Konuk sorar,”neden önce selamımı almadınız?” Halife cevaben derki “evvelki mum devletin hazinesine ait.O yanarken özel işlerle meşgul olsaydım ,Allah indinde mesul olurdum.seninle devlet işini Konuşmayacağımzdan devlete ait mumu söndürdüm ,parasını cebimden ödediğim mumu yaktım ,sonra seninle konuşmaya başladım.” Yolsuzluk yapanlara duyurulur…