Ahilik, tarihi süreçte milli birliği, milli dayanışmayı gerçekleştirmeye çalışmış sosyal, iktisadi bir birliğin, dirliğin adıdır.
Milli kültür, milli dil ve edebiyat, kadın-erkek eşitliği, gençliğin yaratıcı gücüne güven duygusu, Orta Asya’dan beri süregelen bağımsızlık ruhu on iki, on üç, on dördüncü yüzyıllarda Orta-Anadolu’da Kırşehir’de odaklanmış ve buradan tüm Anadolu’ya yayılmıştır.
Ahilik, Özbek Türk kültürüdür. Yani millidir. Taklitten doğmamıştır. Türk’ün coğrafi, iktisadi, mali, iş ve aş, idari, siyasi… Bağımsızlık ruhunun kendine özgü koşullarda yapılanmasıdır.
Fütüvvet; soy temizliği, mertlik, yiğitlik, delikanlılık, cömertlik, el açıklığı, eski esnaf çalışanlar teşkilatı anlamlarını içerir. Fütüvvetli de fütüvvet sahibi anlamına gelir. Askerlikte mülazım ve yüzbaşılarına verilen unvan anlamındadır. Mülkiye alanında da ilerlemiş, tecrübe kazanmış rütbe anlamındadır.
Bunlar açısından düşünülünce Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkeleriyle örtüştüğünü görürüz. Fütüvvet ilkesi, Atatürk’ün gençliğe güven ilkesini hatırlatır. Kelimenin derinliğine ve genişliğine anlamına da sosyal adalet, sosyal devlet, üretim-tüketim örgütlenmesini ifade eder:” Bu memlekette hak sahibi olmak için herkesin bir iş sahibi olması gerekmektedir. İşi olmayanın, üretmeyenin, hakkı olmaz! Sırt üstü yatmak suretiyle hak sahibi olunmaz!
Yani bizim vurguncu, soyguncu, talancı madrabazların Ahilikle Ahi ahlakı ile uzaktan yakından alakaları yoktur. Zira Ahilik, üretim erdemine ahlakına önem verir.
Ahilik, bu bakımdan orta-malı sandıklarıyla ilk kez sosyal sigorta emekli sandığı teşkilatını kurmuştur. Ahi ocaklarında artan paralar orta malı sandıklarında biriktirilir ve oradan ihtiyaç sahiplerine dağıtılırdı. Emekli Sandığı BAĞ-KUR, sigorta güvencesi bu şekilde olmuştur. İşçi-işveren dayanışması da bir nevi sendikalaşmayla dengede tutulmuştur. Bir takım sendikacı yazarlar, araştırmacılar ilk sendikal hareketin Ahilik olduğunda birleşirler.
Atatürk’ün Kurtuluş ve Kuruluş yıllarında üç kez Kırşehir’i ziyaret etmesinin nedenlerinden biri de Ahilik kurumudur. İlk gelişlerinde gençler Derneği’nde konuşma yapmaları gençlerle ilgilenmesi fütüvvet nameleri ve Cumhuriyet’i gençliğe emanet etmesini hatırlatır.
Ahilik’teki iş kolları, açıkça ve hiçbir şüpheye yer vermeksizin bizim köy Enstitülerinin iş ve eğitim kollarını hatırlatmaktadır. İş ve eğitimde bu iki kurum birleşmiştir. Her ikisi de millidir.
Marangozluk, dericilik, (debbağlık) dokumacılık, duvarcılık, demircilik, boyacılık, balıkçılık, terzicilik, mesçilik, ipekçilik, yorgancılık, emekçilik, mürekkepçilik.. gibi zenaatlarda her iki kurumda program geliştirmişlerdir.
Ahilikte 148 iş kolu vardır. Bunlar giderek lonca teşkilatı hüviyetine bürünmüşlerdir.
Bu konuda ayrıntılı bilgi için yazarın “sosyal güvenlik öncüsü Ahi Evran Veli ve Ahilik” adlı bilimsel kitabına bakılabilir.
Günümüzün soygun, vurgun, talan, rüşvet, iltimas, partizanlık ekonomisiyle Ahi ahlakının, Ahi hukukunun, Ahi sosyal dayanışma ve sosyal güvenliğinin hiçbir alakası yoktur. Günümüzün hukuk ve ahlak anlayışı özellikle son 24 yılda büyük oranda tahrip edilmiştir. Hemen hemen her türlü ahlakın kaynağı iktisadi ahlaktır. Siyasi iktidar, ekonomik ahlakı yıkmıştır. Parasal ahlaktan eser kalmamıştır.
Ahi ahlakına Ahi disiplinine ne kadar büyük ama çok büyük ihtiyaç vardır!
Şeyh Edebali’nin damadına nasihatının bir bölümünü yine okuyalım:
“… Avun oğlum avun! Güçlüsün, kuvvetlisin, kelamlısın, ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen, öfken ve nefsin bir olup aklını yener, sabah rüzgarında savrulur gidersin! ”
Siyasal iktidar, “aklına ne nefsine yenilmiştir, sabah rüzgarlarında savrulmaktadır! Allah yardımcımız olsun!
Ahi ahlak ve iktisadiyatına ne kadar büyük ihtiyaç var!..