ADALETİN SESSİZLİĞİ

Sürekli bir arayış içerisinde yaşarız. Her birimizin farklı beklentileri ve amaçları vardır. Kimi dünyanın dertlerini sırtlanır, kimi yük olarak görür. Benim arayışımın amacı daha yaşanılır, hakkaniyetli bir dünya. Benim hülyam, sınırsız, sınıfsız bir dünya. Her türden askeri harcamanın yok edildiği, birlikte barış içerisinde yaşanılan bir dünya.  Adaletin sözde değil özde olduğu, hakkaniyetin gerçekleştiği bir dünya. Zor biliyorum, ancak bunları ısrarla arayacağım vurgulayacağım. Bu arayışta adalet benim pusulam. Ulaşır mıyım, ömrümde yaşar mıyım, bilinmez. Ancak, ısrarla peşinden gideceğim.

Adalet; insanın en büyük erdemidir. Adaleti olmayan toplulukların, insanların geleceği de olmaz.

Adil olmak herkesin gücüne veya güçlüye göre karar vermek değildir. Herkesin eşitlikle, hakkaniyetle isteklerine, arzularına kavuşmasıdır. Hiçbir gücün, otoritenin, varsıllığın üstünlüğünü öne sürüp karar vermek değildir. Yöneticinin isteğine göre karar vermek adaletsizliğin zirvesidir. Çünkü; yönetici tarafsız, adil olamaz. Kararları sahip olduğu güce yönelik kullanır. Adil kararlarda ön yargı ve nefrete yer yoktur. Adaletin dışına çıkıldığında önce meşrutiyetinizi, sonra da gücünüzü yitirirsiniz. Nefret; sorunları çoğaltmaktan, çözümsüzlükleri ve anlaşmazlıkları arttırmaktan başka bir şeye yaramaz. Adalet duygusu zedelenen, körelen, kaybolan insanlar kendi varlıklarının ölüm harcını atmış,  mezarlarını kazımış olurlar.

Adalet dağıtılamaz. Hakkın teslimi, kabulüdür. Adalet vicdandır. Vicdanın sesi eğer huzurluysa,  kâğıtlarda sıralı kuralların kıymeti yoktur. Kurallar her zaman doğru, hakkaniyetli sonuçlar almaya yetmeyebilir veya karşılamayabilir. Ancak; doğruluğun, hakkaniyetin süzgecinden süzülen vicdanın sesi adalete sürükler.

Merhametli olmakla adalet arasında bir ilişki yoktur. Merhamet, acıma duygusunu öne çıkarmaktır. Başkasına karşı gösterilen acımayı kamufle etmektir. Adaletten merhamet değil, hakkaniyet beklenir. Merhamet; sadaka sözcüğünün doğru anlatımıyla inceltilmiş, nazikleştirilmiş ifadesidir. Adalet merhametin dağıtıldığı, sunulduğu bir yer olamaz. Sadaka; aşağılayıcı, küçültücü, hor gören kişinin kendi karanlık ruhunu rahatlatmaya yöneliktir. Sadakayla beslenmek düşürülmüş bir kişiliktir.

Vicdanın sesinin yankılanması ve gerçekleşmesidir adalet. Bu nedenle üstün ahlaki vasıflara sahip insanların yer alması gereken bir yerdir. Uzun yılların deneyiminin eseri olmalıdır. Bilge bir kişiliğe sahip, mal, mülk, makam, mevki kaygısı taşımayan ve bunları araç olarak kullanmayacak karakterli insanların buluştuğu bir yer olmalıdır. Güçten, otoriteden etkilenmeyen ve ona biat etmeyen insanların yer aldığı istisnai bir yerdir. Edebiyatla sanatla beslenen, hümanist düşünen, empati duygusu gelişmiş insanların görev alabileceği bir yerdir. Ulu bir çınardır. Ulu çınarın gölgesinde dolaşan, rüzgârın hafif uğultularıyla sarsılmayan, savrulmayan insanların yüceliğidir. Toplumların temel taşıdır. O temele duyulan güven sarsıldığında toplumların geleceği karanlığa yol alır.

“Ben sizin düşüncelerinize katılmıyorum, ancak düşüncelerinizi sonuna kadar ifade hakkına saygı duyuyorum”  diyen bilgelerin yeridir, adalet. Adaletin özünü düşünce  ve ifade özgürlüğüne saygı oluşturur.