Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, sulak alanların korunması için yoğun çaba harcadıklarını belirterek, toplam büyüklüğü 1,6 milyon hektar olan 6 bin 418 sulak alanın Ulusal Sulak Alan Bilgi Sistemi'ne (SAYBİS) kaydedildiğini bildirdi.
Yumaklı, AA muhabirine, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, Bakanlık bünyesindeki Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün (DKMP) sulak alanların korunması için gerçekleştirdiği faaliyetlere ilişkin bilgi verdi.
Yağmur ormanlarından sonra biyolojik açıdan en üretken ekosistemler olan sulak alanların gerek ekolojik dengenin sağlanmasında gerekse biyolojik çeşitliliğin korunmasında taşıdıkları öneme dikkati çeken Yumaklı, bu alanların birçok fonksiyona sahip olduğunu vurguladı.
Yumaklı, sulak alanların başlıca fonksiyonlarını, içme suyu sağlama, taşkın kontrolü, yer altı sularının beslenmesi, sediman ve besin depolama, iklim değişikliğinin kontrolü, doğal arıtma, tarım, hayvancılık, balıkçılık, saz kesimi, turizm, ulusal güvenlik, kültürel kullanım ve rekreasyonel alanlar olarak sıraladı.
Bu alanların yer altı sularını beslediğinin, taban suyunu dengelediğinin, sel sularını depoladığının, taşkınları kontrol ettiğinin ve kıyılarda deniz suyunun girişini önleyerek bölgenin su rejimini düzenlediğinin altını çizen Yumaklı, sulak alanların, bulundukları yörede nem oranını yükselterek başta yağış ve sıcaklık olmak üzere yerel iklim elemanları üzerinde olumlu etki yaptıklarını, yöredeki tarımsal üretimin kalite ve miktar olarak artırılmasına fayda sağladıklarını kaydetti. Yumaklı, şöyle devam etti:
"Bu bakımdan, sulak alanların korunması ve geliştirilmesi, halkımıza yeterli su arzını sağlamak için gerekli en mühim sorumluluklarımızdan birisidir. Bu görevi yerine getirebilmek için Türkiye, Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi'ne (Ramsar Sözleşmesi) 1994 yılında taraf olmuş ve 30 yıllık süreçte toplam büyüklüğü 184 bin 487 hektar olan 14 sulak alanını (Sultan Sazlığı, Seyfe Gölü, Burdur Gölü, Manyas (Kuş) Gölü ve Göksu Deltası, Akyatan Lagünü, Kızılırmak Deltası, Uluabat Gölü ve Gediz Deltası, Yumurtalık Lagünü, Meke Gölü, Kızören Obruğu, Kuyucuk Gölü ve Nemrut Kalderası) sözleşme listesine Ramsar Alanı olarak dahil etmiştir."
Sulak alanların korunması
Yumaklı, Türkiye'de de sulak alanların korunmasıyla ilgili son 22 yılda yoğun çalışmalar yapıldığını ve bu çalışmaların artarak devam ettiğini bildirdi. 2002'de yapılan mevzuat revizyonuyla sulak alanların doldurulması ve kurutulmasının yasaklandığını anımsatan Yumaklı, "Aynı yıl Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği yürürlüğe girdi. Yönetmelikle önemli bir adım atılmış, sulak alanlarla ilgili koruma ve kullanım ilkeleri, koruma bölgelerinin tespiti ve uygulama esasları, Ramsar alanlarının ilan süreci ve Ulusal Sulak Alan Komisyonunun görev ve çalışma usulleri belirlenmiştir. Yönetmelikle oluşturulan komisyon gerek sulak alanlarla ilgili gerekse tabiatı koruma başlığı altında ilgili kurumlardan oluşan ülkemizdeki ilk komisyon olmuştur." ifadelerini kullandı.
Son 5 yılda DKMP Genel Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalarla ulusal sulak alan envanterinin bitirilme aşamasına geldiğini bildiren Yumaklı, "Türkiye'de Ramsar Sözleşmesi ile korunan 14 alan dışında, 59'u ulusal, 47'si mahalli önemi haiz sulak alan olmak üzere toplam 1 milyon 161 bin 205 hektar büyüklüğünde 120 yer sulak alan ilan edilerek koruma altına alındı." dedi.
Ulusal sulak alan yönetim bilgi sistemi
Yumaklı, DKMP Genel Müdürlüğünce kurulan SAYBİS ile sulak alanlarının kayıt altına alındığına işaret ederek, şöyle devam etti:
"Bugüne kadar toplam büyüklüğü 1,6 milyon hektar olan 6 bin 418 sulak alanı SAYBİS'e kaydettik. SAYBİS ile ülkemizdeki kayıt altına alınan tüm sulak alanların bilgileri burada toplanmakta ve halkımıza sunulmaktadır. Bu sistem yalnızca envanter içermemekte, statülü sulak alanlarda verilen sulak alan faaliyetlerine yönelik izinler de buradan yürütülmektedir. Ayrıca halkımız sulak alanlarda yapacağı başvuruları e-Devlet üzerinden de kolaylıkla yapabilmektedir."
Ramsar Sözleşmesi'nin "sulak alanların akılcı kullanımı" prensibi kapsamında 1999'dan bu yana Bakanlık tarafından Sulak Alan Yönetim Planları hazırlandığını dile getiren Yumaklı, planlarla o alanın genel koruma ve kullanım ilkelerinin belirlendiğini aktardı.
Yumaklı, ayrıca planların, sulak alanların sorunlarının çözümüne yönelik katılımcı bir yaklaşım ile tüm ilgi gruplarına çeşitli sorumluluklar veren faaliyetleri içerdiğini belirterek, DKMP Genel Müdürlüğünce 76 sulak alanın yönetim planı hazırlandığını söyledi.
Rehabilite çalışmaları
DKMP Genel Müdürlüğü tarafından bozulan sulak alanlarda rehabilite çalışmalarının yapıldığına dikkati çeken Yumaklı, geçmişte kirlilik sorunu yaşayan Kayseri'deki Sultansazlığı, Antalya'daki Avlan Gölü, Konya'daki Ereğli Sazlığı ve Afyonkarahisar'daki Karakuyu Sazlığında rehabilitasyon çalışmaları gerçekleştirildiğini bildirdi.
Yumaklı, 2024'te Düzce'de bulunan Efteni Gölü'nde rehabilitasyon çalışmalarına başlanacağını belirterek, sulak alanlarda ekoturizmi desteklemek, araştırmacılara açık hava laboratuvarları sağlamak ve yöre ekonomisine katkıda bulunmak amacıyla yine DKMP Genel Müdürlüğünce ziyaretçi merkezleri yapıldığının altını çizdi.
Bu kapsamda 2002'den bu yana 55 sulak alanda yapılan tesislerle bu alanların, halkın faydalanabileceği birer ekoturizm merkezi haline getirildiğini aktaran Yumaklı, sulak alanların korunması ve geliştirilmesi için yeni projeleri uygulamaya koyacaklarını ifade etti.
Bakan Yumaklı, sulak alanların önemi, korunması ve akılcı kullanımı konularında kamuoyu bilincini geliştirmek maksadıyla Ramsar Sözleşmesi'nin imzaya açıldığı 2 Şubat gününün her yıl "Dünya Sulak Alanlar Günü" olarak kutlandığını hatırlatarak şunları kaydetti:
"Her yıl sulak alanların bir işlevinin tema olarak kullanıldığı etkinlikler kapsamında 2024 yılının Dünya Sulak Alanlar Günü teması 'Sulak Alanlar ve İnsan Refahı'dır. Dünya Sulak Alanlar Günü'nün bu yılki sloganı ise 'Hayat, Sulak Alanlar ve İnsanlar ile İç İçe' olarak belirlenmiştir. Netice itibarıyla günümüzde tabii kaynakların sürdürülebilir gelişmesi, bu kaynaklara yönelik ihtiyaçların belirlenmesi ve planlanması, rasyonel su kullanımı, gözlem, etkin kullanma ve koruma için gerekli şartların sağlanarak bütünleşmiş bir yaklaşımla geliştirilmesi ve yönetilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu yaklaşım doğrultusunda su ve toprak kaynaklarının çeşitli maksatlara yönelik kullanımlarında teknoloji, ekonomi ve çevre konularında bir dengenin kurulması gerekmektedir. Bu kapsamda Bakanlığımız kanunlarla kendisine verilmiş olan görev ve yetkiler çerçevesinde üzerine düşeni yerine getirmektedir." (AA)