38. AHİLİK HAFTASI (3)

Ahiliğin başkenti ilimizde 38. “Ahilik haftası” 22 Eylül Pazartesi başlayıp 28 Eylül Pazar günü son bulacaktır. İlimizde kutlanan Ahilik haftası nedeniyle birçokilimize ilimizden gelen ahilik teşkilatları çeşitli etkinlileri ile Ahilik haftamıza renk katacaklar. İlk defa 1965 yılında kutlanmaya başlayan “Ahilik Haftası” Esnaf Bayramı olarak Ahiliğin başkenti Kırşehir’imizde kutlanıyor Türkiye çapında Ahiliğin anlam ve önemini başlatan, önce ilimizde olmak üzere tüm yurt çapında kutlanmasına öncülük eden rahmetli Ahi Babamız Mustafa Karagüllü, (maddi ve manevi çok emeği var) Refik Soykut ve Galip Arısan’a Kırşehir’liler olarak ne kadar teşekkür etsek azdır. Çünkü, bu ahilik kutlamaları sayesinde ilimizin tanıtımı yapıyor ve en önemlisi de unutulmaya yüz tutmuş Ahilik geleneğini 86 milyona hatırlatıyoruz. Ahilik kutlamaların bir devlet geleneği haline getirilmesi ve bunla ilgili Kültür Bakanlığı tarafından yönetmelik çıkartılmasıyla Ahilik, Kırşehir ile tescillenmiş oldu. Bu yönetmelik sayesinde ilimize has Ahilik ile ilgili kültür değerimize, Yunus Emre ve Karacaoğlan gibi değerlerin de başka iller tarafından sahip çıkılması da bir şekilde önlenmiş oldu.

AHİ EVRAN VELİ KİMDİR

Ahi Evran Üniversitesi V11. Uluslararası Ahilik Sempozyumu’nda “İran’dan Anadolu’ya Yayılan Esnaf Kültürü Ahiliğin Türkmen Göçerlerin Yerleşik Hayata Geçişindeki Etkileri” bildirisini sunan Gaziantep Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Zeynel Özlü ve Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Üzüm’mün bildiriside Ahi Evran-ı Veli’nin hayatı hakkındaki verilen bilgiden başlayalım.

X111. Yüzyılın ikinci yarısında Hoy şehrinden çıkıp Şam, Bağdat ve Mekke’de dolaştıktan sonra Anadolu’ya gelen Ahi Evran olarak bilinen Şeyh Nasirü’d-Din Ebu’l- Hakayık Mahmut b. Ahmet el Hoyi (1172-1262), Moğol akınlarında dolayı batıya göç eden ve İran’a yerleşmiş olan Türkmenlerdendi. Ahi Evran’ın 93 yıl yaşadığı tahmin edilmektedir. Tarihi ticaret yollarının kavşağında bulunan tarihi bir Türk şehri olarak bilinen; bilhassa Anadolu’nun Türkleşmesinde bir üs vazifesi gördüğü tespit edilen verimli topraklara sahip bir kültür şehri olan Hoy’da dünyaya geldi. Asya içerisinden Anadolu’ya gelen mutasavvıflardan biri olan Ahi Evran, bir müddet Denizli, Konya ve Kayseri’de ikamet ettikten sonra bieçok şehir ve kasabayı gezerek Ahilik teşkilatının kuruluşunda ve yayılmasıda önemli bir ro oynadı. Sonunda Kırşehir’e yerleşti ve ölümüne kadar burada kaldı.

Ahi Evran, 1206 yılında kayınpederi Evhadu’d- Din Kirmani ile Kayseri’ye yerleşerek deri işçiliği (Debbağlık) ve bu alanla ilgili sanat dallarını geliştirmeye başlamış 15-20 yıl sonra Moğal saldırısı üzerine doğrudan Anadolu’ya gelen esnaf, sanatkar ve tüccarları daha geniş bir örgüt halinde, Fütüvvetname denen tüzük kuralları içerisinde birleştirmiştir. Böylece X111. Yüzyılın ilk yarısı sonlarında, Türklerin yerleştiği bütün Anadolu şehir ve kasabalarında, birbirleri le sıkı yardım ve dayanışma halinda bulunan birçok esnaf ve sanatkar birliğinden oluşan ve her alanda rol oynayan bir örgüt kurulmuş oldu.

Devlet otoritesi dışında kurulup gelişen, kımen bir sivil toplum görünümünde olan, ilk dönem Osmanlı Ahi birlikleri, devlet otoritesinin henüz kendinisi etkili bir şekilde göstermediği dönemlerde olanca yoğunluğuyla siyasal alanda boy göstermiş, özellikle Moğol egemenliğinin sona erdirilmesinde, sosyal kargaşanın bitirilmesinde önemli vazifeler icra etmiştir.

Bu doğrultuda, Ahilik Osmanlı döneminin ilk kuruluş yıllarından itibaren siyasi ve sosyal hayatın düzenlenmesinde önemli rol oynamıştır. Ahi Evranın çalışmaları neticesinde ilk önceleri “debbağlar hirfesi” halide hizmet veren ahilik, zamanla esnafların tamamını temsil eden bir teşkilata dönüşmüştür. Esası ahlak olan ahiler sadece ticaret ve üretim faaliyetleri ile uğraşmamış aynı zamanda Moğallara karşı da mücadele etmişlerdir. Nitekim başlangıçta Kayseri, Konya, Kırşehir, Ankara, Larende gibi büyük yerleşim yerlerinde teşkilatlanıp faaliyet gösteren ahiler Moğalların Anadolu’yu işgalinden sonra birçok grup gbi Moğal iktidarına d direnmiş hatta bu nedenle ahiler ve bacılar teşkilatı üyeleri takibata uğramış, işyerleri, malları ve vakıfları ellerinden alınmıştır. Bunun neticesinde Ahi ve bacılar uç bölgelere veya Moğol zulmünün ulaşamayacağı ücra yerlere göç etmişler ve bu göç hali ve kilim dokumacılığı mesleği icra eden ahilerin dolayısıyla, ahiliğin Anadolu’nun ücra yerlerine kadar ulaşmasına zemin hazırlamıştır.

Enver Behnan Şapolyo, kitabında Ahi Evran Veli’yi “Kırşehir Büyükleri” kitabında şöyle tanıtıyor. “Ahi Evran Veli ( esas adı Şeyh Mahmut Nasuriddin’dir) Türk işçi ve esnafın piridir. Kendisi Horasanlı bir Türk’tür. Babası Anadolu ‘ya gelerek, ilk önce Konya, Denizli ve Kayseri de ikamet etti daha sonra Kırşehir’e geldi. İlk önce demirci yanında çalıştıktan sonra bu mesleği ustasının kendisine iyi davranmaması nedeniyle bıraktı. Debbağlığa (dericiliğe) girdi. Ustası iyi kalpli bir insandı. Çalışkanlığını görünce onu iki yılda kalfalığa yükseltti. Halbuki bu iş hem zor hem de pis işti. Deri kokularına yılmadan tahammül etti. Kendine sorulduğu zaman “ Debbağlık sanatların en kutlusudur. Çünkü sabır ve tahammül gerekir” demişti. Pis kokular arasında bir ömür geçirmek kolay iş değildi. Zamanla Ahi Evran usta oldu. Debbağlık ederken Ahiliğe girdi. Demirciler ona hor baktığı halde dericiler onu bağırlarına basmıştır. Bu yüksek ahlakın Ahilikten geldiğini anladı. Ahi olunca onun eğitimine önem verdiler. Her işi idrak edecek yaşa gelmişti. Bir yandan da büyük pirler bu zeki delikanlıyı Ahilik terbiyesi ile yetiştiriyorlardı. O tasavvufu da merak etti ilahi aşka vasıl olma nuruna sahip oldu.” D. Edecek