Kıbrıs Barış Harekatı’nın icra edildiği 1974 yılına kadar bir çok diplomatik ve ikili görüşme gerçekleştirilmiş, uluslararası zorluklara rağmen harekat başarıyla tamamlanmıştır. Bu sene 50. yıldönümünü kutladığımız “Mutlu Barış Harekatı” adı verilen askeri harekat ile Ada’ya barış hakim olmuştur. Kıbrıs Türkü’ne uygulanan sistematik katliam son bulmuş, adadaki Türk varlığının silinmesi planı bozulmuş, asayiş ve huzur ortamı sağlanmıştır. 1975'te Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulmuş, 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmiş ve Kıbrıs Türkü kendi vatanında kendi devletini kurmuştur. Bu tarihi barışın sağlanmasında, 1950’lerden itibaren görev yapan siyaset ve devlet adamlarımızın, diplomatlarımızın ve ordumuzun gayreti ile milletimizin iradesi büyük rol oynamıştır. Bu yazımızda askeri harekata ilişkin kısa bir incelemeyi mütekip harekata katılmış olan bir Gazimizi konu edeceğiz.
Barış Harekatı, harp tarihi açısından çok ayrıntılı şekilde incelenmesi gereken bir harekattır. Esasen “Taarruz Harekatı”dır. Kara, deniz, hava ve özel kuvvet unsurları katıldığından, müşterek bir harekattır. Aynı zamanda literatürdeki diğer tüm harekat çeşitlerini içerdiği söylenebilir:
- Kara kuvvetlerimiz tarafından helikopterlerle dağcı komandoların indirildiği hava hücum harekatı, uçaklardan paraşütçü komandoların atıldığı hava indirme harekatı, çıkarma gemileri ile icra edilen amfibi harekat, kara safhasında icra edilen keşif, emniyet, dağlarda, meskun mahallerde, aşırı sıcaklarda, derinlikte, geri bölgede harekat gibi birçok diğer harekat türleri,
- Deniz kuvvetlerimiz tarafından icra edilen deniz kontrol harekatı, su üstü ve su altı harekatı, hava savunma harekatı ve diğer yardımcı harekat türleri,
- Hava kuvvetlerimiz tarafından stratejik taarruz, muhasım hava unsurlarına karşı mukabil hava, dost unsurlar için yakın hava desteği, arama kurtarma başta olmak üzere hava nakliye, sıhhi tahliye, keşif, komuta kontrol vb. birçok harekat aynı anda icra edilmiştir.
Pek çok filme konu olan 2. Dünya Savaşı’nda yaşanan harekat türleri Kıbrıs Barış Harekatı’nda Türk Ordusu tarafından uygulanmıştır. Harp tarihi açısından çok önemli ve değerli bir harekattır. Bir hava vasıtasının veya bir deniz unsurunun hedefte olacağı zamandan her birinin yakıt durumuna, bir Mehmetçiğin mühimmatından çıkarma plajı ve indirme noktalarına kadar çok ayrıntılı planlanması gereken bir harekattır. Harekata katılan her bir Mehmetçik; bir kitap, bir film olacak kadar anıya ve tecrübeye sahiptir. Kaldı ki, bir birliğin icra ettiği faaliyetler bölümler halinde kitap ve film yapılabilecek kadar zengin hadiseler içermektedir. Harekat sonrasında ise ASELSAN’ın kuruluşuna götüren elektronik sistemlerdeki eksiklerimiz gibi birçok ders tespit edilmiştir. Tüm bunlara rağmen, Türk Ordusu tarafından planlanan ve icra edilen Barış Harekatı, dünya harp tarihinde örnek gösterilecek bir harekat olmuştur.
Bu müthiş başarıya ve Ada’ya barış getirilmesine rağmen, sormak istiyorum “harekat ne kadar yazılmış, anlatılmış ve sinemaya uyarlanmıştır?” Her bir harekat onlarca bölüm halinde kahraman şehit ve gazilerimizin anılarını içerecek şekilde sinemaya uyarlanabilir. Öncelikle bu anıların ve harp tarihine ışık tutacak belgesel yayınların hazırlanması gerekir. Bunun için üniversitelerde ve yüksek öğretim kurumlarında bilimsel çalışmalar, sempozyum ve konferanslar düzenlenebilir, sonuçları araştırma merkezlerine girdi oluşturabilir.
Yukarıdaki temennilerimiz doğrultusunda 20 Temmuz 1974 günü harekata katılan gazilerimizden Emekli Kurmay Albay Ömer Lütfi TAŞCIOĞLU’ndan bahsetmek istiyorum. Bu bölümdeki maksadımız kahraman gazimizi tanıtmak ve bu vesile ile tüm gazilerimizin yaşadıklarını gelecek nesillere aktarma konusunda bir örnek teşkil etmektir. Gazi TAŞÇIOĞLU 1915’te Van’daki Ermeni mezaliminden ailesi ile birlikte batıya göç ederek kurtulan Van Tapu Müdürü Ömer Lütfi Taşcıoğlu’nun en küçük torunudur. Emekli Subay olan babasının mesleğine intisap ederek Kara Harp Okulu’na girmiş ve 1970 yılında piyade subayı olarak mezun olmuştur. Özel ve İhtisas Komando Kurslarından sonra Hava İndirme Tugayı 1. Paraşüt Taburuna Takım Komutanı olarak tayin olmuş, Barış Harekatı’ndan bir süre önce bir paraşüt atlayışında dizinden sakatlanmış olduğu halde harekât için emir verilince “devlet bizi bugün için yetiştirdi” diyerek 20 Temmuz 1974 sabahı saat 07.00’da Kıbrıs’a paraşütle atlamıştır. Teğmen Taşcıoğlu’nun mensubu olduğu 1. Paraşüt Taburu Kıbrıs’a karadan ayağı değen ilk birliktir. Birinci Harekâtta Kanlıköy-Kırnı bölgesinde savaşa katılan Teğmen Taşcıoğlu’nun mensubu bulunduğu 1. Paraşüt Taburu, İkinci harekâtta Bora Özel Görev Kuvveti’nin emrinde Dikmen-Değirmenlik-Serdarlı-Geçitkale-Mehmetçik-Karpaz-Zafer Burnu istikametinde icra edilen taarruzî harekâta katılmıştır. Tğm. Taşcıoğlu’nun emrinde bulunduğu 1. Paraşüt Taburu 2. Harekâtta Zafer Burnu’na Türk bayrağını çeken birliktir. Görsellerde, Tğm. TAŞÇIOĞLU Kayseri/ Erkilet hava meydanında son hazırlıklarını yapmış olarak uçağa binmeden önce ve atlayıştan sonra Beşparmak Dağlarının güneyinde atlayışın yapıldığı açık alanda görülmektedir.
(https://www.youtube.com/watch?v=N7SEFYw2vZQ&t=1221s)
Harekâttan sonra Kara Kuvvetlerine bağlı çeşitli birliklerde ve Genelkurmay Başkanlığı karargahında görev yapan Taşcıoğlu Birinci Körfez Savaşı döneminde TSK’nin Amman Askeri Ataşeliği görevini icra etmiştir. 1991-1995 yılları arasında terörle mücadelede görev alan Ömer Lütfi Taşcıoğlu 31 yıl hizmet yaptığı Türk Silahlı Kuvvetleri’nden 30 Ağustos 2001’de kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayrılmış ve emekli olduktan sonra Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Araştırma Merkezi (SAREM)’ de görev yapmıştır.
Kara Harp Okulu ve Harp Akademilerine ilave olarak Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olan Ömer Lütfi Taşcıoğlu, “Belgelere Göre Türk Ermeni İlişkilerinde Katliam ve Soykırım İddiaları” konulu doktora tezini 2014 yılı Haziran ayında Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Bölümünde tamamlamış ve 2020 yılında Uluslararası İlişkiler alanında Doçent unvanını almıştır. Taşçıoğlu’nun; Türkiye-AB ilişkileri, Türkiye-ABD ilişkileri, Türk-Ermeni ilişkileri, Kıbrıs, Ege ve Doğu Akdeniz sorunları, Türk-Yunan ilişkileri ve İngilizce askeri terimler konularında Türkçe ve İngilizce dillerinde yazılmış 33 makalesi ve 7 Uluslararası kitabı mevcuttur. “Türk-Ermeni İlişkilerindeki Tarihsel Gerçekler” adlı kitabı 7 yabancı dile çevrilmiştir.
Hayatını vakfettiği askerlik vazifesinden ayrılmayı müteakip milleti için durmaksızın çalışan Taşçıoğlu, emeklilik döneminde akademisyen olarak birçok farklı başarıya da imza atmıştır. Bunların başında yazdığı doktora tezi gelmektedir. 2017 yılında KKTC’nin tanıtılması için Kıbrıs’ta düzenlenen “Kıbrıs Vatandır” adlı sempozyuma katılmış ve Azerbaycan’ın KKTC’yi tanımasına destek olmak amacıyla iki Azerbaycan görevlisinin de katılmasını sağlamıştır. Halen Başkanı bulunduğu FEYM Grubu tarafından Ermeni meselesi, Kıbrıs ve Türk-Yunan İlişkileri konularında hazırlanan raporlar Türkiye’deki ve diğer ülkelerdeki FEYM Grubu üyelerine, Türk derneklerine ve ilgili resmi makamlara gönderilmektedir. (https://www.youtube.com/watch?v=D1bIfrp76og)
Em.Kur.Alb. Ömer Lütfi Taşcıoğlu Kıbrıs Barış harekâtının 50. Yıldönümü nedeniyle Kıbrıs’ta yapılacak sempozyumda “Kıbrıs Barış Harekâtı ve Harekât Sonrasında Savunma Sanayiinde Meydana Gelen Gelişmeler” konusunda bildiri sunmak üzere Kıbrıs’a davet edilmiştir. Daha sonra sempozyuma katılacak akademisyenler listesinde yer almadığını öğrenmiş ve sempozyuma katılamamıştır. Yukarıda bahsettiğimiz üzere Gazilerimizin bilimsel çalışmalara konuk edilmesi, her bir anısının kayıt altına alınması, anı ve tecrübelerinin gelecek nesillere taşınması büyük önem arz etmektedir. Taşçıoğlu’na ilave olarak “harekata katılmış komutanlardan”, medyada da yer aldığı şekliyle, “Magosa Fatihi Em.Kur.Alb. Oğuz Kalelioğlu, Taşçıoğlu ile birlikte paraşütle atlayan Em.Korg. İsmail Hakkı Pekin ve Bolu Komando Tugayı’ndan harekâta katılan Em.P.Alb. Mustafa Başel’in” de bu etkinliğe davet edilmesi bilim ve tarih adına büyük kazanç olacaktı. İleri yaşlarına gelmiş Kahramanlarımızın, “tarihe bizzat şahitlik etmiş” Gazilerimizin iştirak ettikleri harekâtları anlatması, Türk milletinin göğsünü kabartan zaferlerin genç nesillere aktarılmasını sağlayacaktır. Bu anlamda, Gazilerimizin anılarının bilimsel bir yaklaşımla derlenmesi, yazılı yayın, belgesel ve film haline getirilmesi, medyada ve sosyal medyada yayımlanması geçmişte yaşadığımız acıların gelecekte tekrarlanmamasına ışık tutacaktır.